MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSuç : Nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : Sanıklar hakkında TCK' nın 158/1-e-son, 43, 62, 52 maddeleri uyarınca mahkumiyetDolandırıcılık suçundan sanıkların mahkûmiyetlerine ilişkin hükümler Cumhuriyet savcısı ile sanıklar müdafi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü. Sanıkların, resmi nikâhlı evli iken, sanık ...’in 1994 yılında vefat eden babasından kalan sigorta maaşını alabilmek için 14.03.2000 tarihinde muvazaalı olarak boşanarak aynı evde yaşamaya devam ettikleri, bu şekilde SGK'dan maaş almak suretiyle haksız menfaat temin ederek dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda; Hukuken geçerli olan bir kararla boşandıktan sonra, eşlerin bir arada yaşamasını engelleyecek şekilde birlikte yaşamanın suç olduğuna dair kanuni bir düzenlemenin bulunmaması karşısında, eşlerin bir arada yaşamasının boşanmanın maaş almak amacıyla yapıldığının ve hileli davranışın delili olamayacağı, nitekim 5510 sayılı Kanun’un 56. maddesinde bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağının belirtildiği, bu hususta cezai düzenlemenin bulunmaması nedeniyle eylemlerinin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğundan, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraatları yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmolunması, Kanuna aykırı olup, o yer Cumhuriyet savcısı ile sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. Maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 14.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.