MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, katılanın lokantasına giderek, tanık olarak dinlenen kuaför ...'nun aracılığıyla geldiğini, bir düğün organizasyonu varmış gibi 350 kişilik yemek siparişi vermek istediğini söyleyip, fiyat almak istediği, bir süre sonra tekrar telefonda konuştuklarında katılanın 1000,00 TL karşılığında istenilen yemeği yapacağını söylemesi üzerine, sanığın dört kişilik yemek ile birlikte kontrol etmek için hesabı getirmesini istediği, katılanın getirdiği hesabı kontrol eden sanığın o sırada gömleğinin iç cebinden tomar halinde para çıkardığı, bu sırada düğün nedeni ile bir kısım bayanın kuaförde gelin başı yaptırdığını ifade ettiği ve bu şekilde müştekide güven oluşturduğu, akabinde katılandan 20 kişilik daha yemek yapmasını istediği ve hesabı toptan vereceğini söylediği, katılanın 20 kişilik yemeği getirmek için lokantaya giderken müştekiyi tekrar arayarak işyeri komşusu olan tanık ...'nın sahibi olduğu kuyumcu dükkanına giderek kendisini telefon ile aramasını söylediği, sanığın tanık ile görüşerek düğün için 2.500,00 TL'yi geçmeyen bir bilezik alacağını söyledi, yaptıkları pazarlık soncunda mega diye tabir edilen bilezik üzerinde anlaştıkları, katılanın bileziği de alıp yemekler ile birlikte kuaför salonuna götürdüğü, sanığın yemeklerin pasajın içine taşınmasını isteyip bilezik kutusunu aldığı, kendisinin de ayranları getireceğini söyleyerek olay yerinden uzaklaştığı somut olayda dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.TCK'nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçuna ilişkin olarak hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte adli para cezasının da öngörülmesine rağmen, sadece hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilmeye kadar 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, fakat, bu aykırılıkların, yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendine ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, "TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.