MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkDolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ...... müdafii ile sanıklar ......tarafından temyiz edilmekle,dosya incelenerek gereği düşünüldü;Katılanın,gazeteye aracının satışı için verdiği ilan için arayan sanık .... ile araç satışı konusunda anlaştıkları, katılanın....adına vekaletname çıkararak ..... geldiğinde kendisini sanıklar ...... karşılayıp, sanık ..... adına vekaletname çıkarttıktan sonra sanık ..... para çekmek için bankaya gittiğini söyleyip vekaletnamenin renkli fotokopisini çektirip döndüğünde parayı sonra vereceklerini söyleyip katılana vekaletnamenin renkli fotokopisini verip gittiklerinde katılanın olaydan şüphelenip sanıklardan şikayetçi olduğu iddia edilen olayda;1)Sanıklar....... hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde;Sanıkların eylemlerinin dolandırıcılık suçuna teşebbüs suçunu oluşturduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanık hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 157/1 maddesi gereğince hüküm kurulurken, hapis cezası ile birlikte adli para cezasına da karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece hapis cezasına hükmedilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2)Sanık ...... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;Katılanın, sanık ..... fotoğrafı gösterilerek yapılan teşhiste sanık ...... yanındaki uzun boylu kişinin fotoğraftaki kişi olup olmadığından emin olmadığına dair beyanı ve sanığın tüm aşamalarda suçu işlemediğine dair savunmaları gözetilerek sanığın suçu işlediğine dair delil elde edilemediği anlaşıldığından beraati yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 26/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.