Tebliğname No : 11 - 2010/319939MAHKEMESİ : Konya 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/05/2010NUMARASI : 2009/310 (E) ve 2010/208 (K)SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.A. Gıda Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi'nin yetkilisi olan sanık İ.. Ç..'ın babası olan ve aynı işyerinde fiilen çalışan sanık M.. Ç..'ın, uzun yıllardır ticari faaliyette bulunduğu K. Amabalaj Anonim Şirketi'ne, yetkisi olmamasına rağmen suça konu çeki imzalayarak verdiği, bu şirketten çeki alan katılan tarafından çekin bankaya ibrazında karşılığının çıkmadığı ve karşılıksız çek suçundan dolayı katılanın şikayette bulunduğu, bu kapsamda şirket yetkilisi sanık İhsan'ın dinlendiği, İhsan'ın çekteki imzayı kabul etmeyip, imzanın babası olan sanık Mustafa'ya ait olduğu halde bunu da gizleyip ayrıca menfi tespit davası açıp çeke ilişkin yapılan icra takibine de itirazda bulunarak çekin tahsilini engellediği, baştan itibaren her iki sanığın birlikte dolandırıcılık kastı ile hareket ettikleri iddia olunan olayda, sanık M.. Ç..'ın, çeki şirket yetkilisi S.B.'ya verdiğini, bu kişinin de, çek keşide etme yetkisinin bulunmadığını bildiğini belirtmesine rağmen çeki kabul ettiğini savunması, sanıkların K.Amabalaj Anonim Şirketi'ne aynı şekilde verdikleri başka bir çekle ilgili Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/31-247 esas ve karar sayılı dosyasının dairemizce eksik inceleme nedeniyle bozularak mahalline gönderildiğinin anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/31-247 esas ve karar sayılı dosyasının getirtilerek incelenmesi, hüküm kesinleşmemiş ise aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı dikkate alınarak gerektiğinde davaların birleştirilme yoluna gidilmesi, hüküm kesinleşmiş ise ilgili dosyanın onaylı bir suretinin bu dosya içine konulması, ayrıca S. B. isimli kişinin ifadesinin alınarak, suça konu çeki kendisinin kimden aldığı, daha önce sanıklardan alınan çeklerin, kim tarafından imzalandığı, bu çeklerin zaman zaman sanık Mustafa tarafından imzalanıp imzalanmadığı, sanık Mustafa'nın şirket yetkilisi olmadığını bilip bilmediği hususlarının sorulması, yine imzanın sanık İhsan'ın verdiği sözlü yetkiyle sanık Mustafa tarafından atıldığı belirtilmesine rağmen, çekin karşılıksız çıkmasından sonra icra takibine geçildiğinde sanık İhsan'ın, çekin yetkili kişi tarafından imzalanmadığı gerekçesiyle imza inkarında bulunduğunu belirtmekle, ilgili icra dosyasının getirtilip incelenerek onaylı bir suretinin dosya içine konulması, buna göre, sanık Mustafa'nın, önceden verilen rızaya dayalı olarak çeki keşide edip etmediği, çekin katılan şirkete verilmesi sırasında veya öncesinde, katılan şirketin, sanık Mustafa'nın, imza yetkisinin bulunmadığını bilip bilmediği, sanık İhsan'ın, bu iş ilişkisinde, çekin tanzimi hususunda sanık Mustafa'yı yönlendirip yönlendirmediği, katılan ve sanıklar arasındaki önceye dayalı ticari ilişkide, çeklerin kim tarafından keşide edildiği, işlerin fiilen hangi sanık tarafından idare edildiği hususlarının araştırılması, ilgili şirketlerin karşılıklı kayıtlarının getirtilerek önceye dayalı ticari ilişkilerin nasıl yürütüldüğü veya önceki çeklerin kim tarafından keşide edildiğinin belirlenmesi, suça konu çekin hangi ticari ilişki sonucu verildiği, önceden doğan borç için verilip verilmediğinin tespiti ile sonucuna göre sanıkların suç işleme kastlarıyla hareket edip etmedikleri, aralarında eylem ve fikir birliğinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılmasından sonra sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.