Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7642 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22286 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/338343MAHKEMESİ : Kars Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 27/04/2010NUMARASI : 2008/188 (E) ve 2010/107 (K)SUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Katılanın 05/03/2009 tarihinde kamyonu ile Kars'a saman getirdiğini, aynı gün akşam 17:00 sıralarında Hayvan Borsası yakınındaki saman pazarında bulunan bir kahvehaneye gittiğini, daha önceki gelişlerinde de saman satışında kendisine yardımı dokunmuş bulunan, önceden tanıdığı sanık Zafer’in aracılığı ile sanık Harun ile bağlantı kurduğu, 31.500 kg samanın 37 Kr/kg birim fiyatı üzerinden alım satımı konusunda anlaştıklarını, samanı sanık Harun’un gösterdiği alana tanıklar Nejmettin ve Latif Bulut tarafından boşalttıktan sonra aynı kahvehanede oturdukları, sanık Harun'un kendisine davaya konu çek yaprağını verdiği, çekin arkasında sanığın cirosunun çeki verdiği sırada mevcut bulunduğu, çek bedeli ile satış bedeli arasında fark bulunması nedeniyle sanık Harun'a 45.00 TL para verdiği, sanık Harun'un yanında 600.00 TL para bulunduğunu söyleyerek bu paranın 300.00 TL'sini hamallara, kalan 300.00 TL'sini ise katılana verdiği ve iki gün sonra 700.00 TL daha nakit ödeme vaadinde bulunduğu, ertesi gün yük bulduğu için katılanın sanığı arayıp bu parayı istediği, sanığın da paranın diğer sanık Zafer tarafından getirileceğini söylediği, sanık Zafer’in kısa süre sonra kendisinin kamyonuna yük almış olduğu Arı Nakliyat isimli iş yerine geldiği, parayı istediğinde sanık Zafer'in "Önce senedi düzenleyelim” demesi üzerine 1.000.00 TL tutarında senet düzenleyip verdiği, sanık Zafer'in ise 700.00 TL yerine 500.00 TL verip paranın yetmediğini söylediği, sanık Zafer’in önceki satışa aracılık etmiş olması nedeniyle katılanın bu duruma itiraz etmediği ve ertesi gün Kars'tan ayrıldığını, iki hafta sonra ilgili banka şubesine gittiğinde çekin çalıntı olduğunu öğrendiği iddia edilen olayda;Katılanın yükü indiren hamalların isimlerini Nejmettin ve Latif Bulut olarak tespit ettiğini, sanık Safer ile sonrasında senet yaptığı beyan ettiği, tanık Y.. U.. soruşturma safhasında katılan ile sanık Zafer’in birlikte geldiklerini, aralarında 1.000.00 TL tutarında bir senet düzenleyip imzaladıklarını, konuşmalardan bir gün önce bir alım satım yapılmış olduğu anlamını çıkardığını söylemiş, yargılama aşamasında ise katılan ile yazıhaneye gelen kişinin Harun isimli kişi olduğunu ifade ettiği, sanıkların huzurda alınan yazı ve imzaları üzerinden inceleme yapılarak bilirkişi raporu tanzim edildiği anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için, katılanın tanık olarak beyan ettiği ve soruşturma safhasında beyanları alınan tanıklar Nejmettin ve Latif Bulut’un olayla ilgili beyanlarının alınması, sanıkların daha önce resmi kurum ve bankalara verdikleri yazı ve imza örneklerinin de getirtilerek çekteki yazı ve imza örneklerin sanıkların eli ürünü olup olmadığı yönünde yeniden rapor alınması ve tanık Yaşar’ın çelişkili beyanları nedeniyle sanıklarla yüzleştirilerek katılanın yanında hangi sanığın bulunduğunun açıklığa kavuşturulmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.