Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7638 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22436 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/286220MAHKEMESİ : İstanbul 21. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 17/12/2009NUMARASI : 2008/519 (E) ve 2009/1351 (K)SUÇ : Güveni kötüye kullanma Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar görmüş bulunan şikayetçi adına vekilinin, 5271 sayılı CMK'nın 260. maddesinin 1. fıkrası uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenerek ve müşteki vekilinin araştırma talepleri katılma isteği kabul edilerek aynı Kanunun 237/2. maddesi uyarınca katılmasına karar verilerek yapılan incelemede; Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.Sanığın, ailesiyle görüşmesi gerektiğinden bahisle mağdurdan geçici olarak aldığı cep telefonuyla uzaklaşarak kaçtığının iddia ve kabul edildiği olayda; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12.06.2012 tarih ve 2011/15-440- 2012/229 E-K sayılı ilamı gereğince; eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1. maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli asliye ceza mahkemesine ait olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden,yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, şikâyetçi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı sair yönleri incelenmeksizin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.