Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7443 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15442 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/101869MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/03/2010NUMARASI : 2009/1405 (E) ve 2010/245 (K)SUÇ : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Şikayetçinin, vergi borcu bulunduğu, muayene süresinin dolduğu ve adına tescilli olduğu bildirilen 06 UY 831 plakalı aracının, muayene ve sair trafik işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla aracı yanında olmadığı halde Ankara-Varlık Mahallesinde bulunan Karayolları Muayene İstasyonuna gittiğinde, trafik takip işi icra edilen barakaların olduğu yerde bulunan sanıkla diyaloga girdiğinde sanığın ona "...muayene istasyonunda çalıştığını söyleyip, işlerini halledebileceği vaadinde bulunup..." şikayetçiden vergi borcu, muayene ve aracılık hizmeti bedeli olarak toplamda 1.500 TL ve araca ait ruhsatı alması ve fakat vaat ettiği işlemleri yapmadan ortadan kaybolması eyleminin "dolandırıcılık" suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Dosya kapsamı itibariyle; sanığın, muayene istasyonu çevresinde bulunan barakalarda iş takipçiliği yapan birinin yanında fiilen çalışırken müşteri olarak müracaat eden, akrabaları ile aynı mahallede oturan şikayetçiye, yapılması gerekli işlemleri anlatıp, ondan gerekli masraf bedeli ve aracılık hizmeti ücreti olarak para ve araca ait ruhsatı "işi halledeceğini söyleyerek" teslim almasına rağmen, zilyedliğin devri amacı dışında aldığı para üzerinde tasarrufta bulunup vaadini gerçekleştirmemesi eyleminin TCK'nın 155/2. maddesinde tanımlanan "nitelikli güveni kötüye kullanma" suçunu oluşturduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde "dolandırıcılık" suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.