Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7308 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16756 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, tehditHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Katılan sanıklar İlkay ile Zeki'nin boşanmış oldukları, aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle katılan ...'nin, katılan sanık ...'ın cep telefonuna tehdit içerikli mesajlar gönderdiği, 02.03.2009 tarihinde de aralarındaki bir hukuki ihtilafla ilgili katılan sanık ...'ın oturduğu evde yapılacak keşif öncesi katılan sanık ...'nin yeni eşi olan ve temyiz kapsamında olmayan diğer katılan sanık ... ile birlikte katılan sanık ...'ın evinin önüne geldikleri, aralarında yaşanan münakaşada sanık ...'nin “bu evi elinden alacağım, seni sokağa atacağım, süründüreceğim” gibi sözlerle katılan sanık ...'ı tehdit ettiği, katılan sanık ...'ın da elindeki anahtarla katılan sanık ...'ye ait aracı çizdiği ve böylece katılan sanık ...'nin tehdit, katılan sanık ...'ın da mala zarar verme suçunu işledikleri iddia olunan somut olayda;1- Katılan sanık ... hakkında tehdit suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Katılan sanık ...'nin atılı suçu işlemediğini dair aşamalarda değişmeyen istikrarlı savunmaları, mesaj içerikleri ve tanık anlatımları karşısında, katılan sanığın tehdit suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen beraat kararın bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan sanık ... müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 2- Katılan sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan sanık ... müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK'nın 53/4 maddesine aykırı olarak aynı maddenin birinci fıkrasında düzenlenen hak yoksunluklarına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından TCK'nın 53/1 maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın tamamen çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.