Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7227 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15472 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; katılanın aracını satmak amacıyla gazeteye ilan verdiği,sanıkların katılanı arayarak araca alıcı oldukları ve 21.500 TL karşılığında anlaşarak aracın bedelini peşin ödeyeceklerini beyan ettikleri ve katılanın notere giderek sanık ...'e vekaletname verdiği, sanık ...'nin çocuğunun hastalandığından bahisle oradan ayrıldığı ve parayı ödemedikleri ve katılana senet verdikleri anlaş??lmakla dolandırıcılık suçunun işlendiğine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir,Yapılan Yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Hapis cezaları alt sınırdan tayin olunduğu halde ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezalarına esas alınması gereken tam gün sayılarının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda cezaların içtimaına ilişkin bir hüküm bulunmadığı ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 99. maddesinde “hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar” hükmünü içerdiği gözetilmeden, adli para cezalarının toplanmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezalarına ilişkin sırasıyla “60 gün”, ve “1200 TL” adli para cezaları terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, ve “100 TL” ibarelerinin eklenmesi ve “Sanıkların neticeten 8500 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına” ibaresinin çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.