MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Gerekçeli kararın tebliğ edildiği adresten taşınan ve yeni adresini de yargılama aşamasında ve savunması alındığı sırada bildiren sanığın eski adresine yapılan tebligatların usul ve yasaya aykırı olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır. ....Noterliğice 06.05.2008 tarihli düzenlenen vekaletnameye istinaden ..Bankasından kredi çekme hususunda katılan tarafından görevlendirilen sanığın, anılan vekaletnameye istinaden katılan adına çekmiş olduğu krediyi katılana teslim etmeyip, uhdesinde bulundurmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak; 1-Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; 5237 sayılı TCK’nın 155/2. madde ve fıkrasında düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi gerekmekte olup, somut olayda; sanığın, katılandan kredi çekme hususunda vekaletname alan sanığın, bankadan katılan adına kullandığı krediyi katılana iade etmesi gerekirken, hizmet ilişkisinin gereklerine aykırı hareket ederek tahsil ettiği parayı katılana iade etmeyip uhdesinde bulundurması şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin, 5237 sayılı TCK'nun 155/1 maddesinde öngörülen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan hüküm kurmak suretiyle fazla ceza tayini,2-Yargılama aşamasında sanığın vermiş olduğu savunmasında; "ben çektiğim kredinin bir miktarını kullandım; ancak bir süre sonra paranın bir kısmını iade ettim..."; şeklinde beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanığın katılanın zararının giderip gidermediğinin ve ne zaman giderdiğinin araştırılarak, kısmı ödemenin olduğunun belirlenmesi halinde ise katılana ödemeyi kabul edip etmediği hususunun sorulmasından sonra 5237 sayılı TCK'nın 168/2 maddesinde düzenlenen "etkin pişmanlık" hükümlerinin sanık açısından uygulanabilirlik koşullarının karar yerinde tartışılmasında zorunluluk bulunması, 3- 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunma haklarından yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindeki kişiler yönünden ise söz konusu hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gerektiği gözetilmeden kanundaki düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.