Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 704 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7222 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık(değişen suç vasfı nedeniyle)HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Hırsızlık suçunda ise; menkul bir malın, sahibinin rızası dışında alınması, mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerindeki zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesi söz konusudur.Somut olayda; sanığın, .... Mahallesi ... Parkı’nda, fal bakmak maksadıyla katılanın 175 TL parasını istediği ve iade etmeyerek kendisini dolandırdığı iddia edilen olayda, sanığın, fal ile ilgili olarak katılanın cebinde bulunan eşyalarını çıkartmasını istediği, katılanın ceketinin cebinde bulunan telefon rehberi olarak kullandığı küçük defteri çıkarttığı, defterin arasında 175 TL para bulunduğu, bu sırada sanığın, katılanın elindeki defterin arasında bulunan paraları kendi eline aldığı, falına baktıktan sonra parasını geri vereceğini söylediği, ancak anlık fırsattan faydalanan sanığın koşup kaçarak katılanın yanından uzaklaştığı ve bu şekilde katılana ait 175 TL parayı çaldığı anlaşılmakla, mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının, taksitlendirilmesi sırasında uygulanan 5237 sayılı TCK’nın 52/4 maddesinin gösterilmemesi suretiyle, CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,Bozmayı gerektirmiş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün ilgili bölümüne, “20 eşit taksit” ibaresinden önce gelmek üzere “bu cezanın 5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesi gereğince” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.