Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6712 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15505 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : Beraat Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın beraatine dair hüküm katılan vekili tarafından ve beraat eden sanık lehine vekalet ücreti takdir olunmaması nedeniyle bu yönden sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanığın, katılandan satın aldığı .... 206 marka araca karşılık 30/09/2009 keşide tarihli 13.000,00 TL bedelli .... AVM.... mh.şubesinden kendi adına verilme çeki keşide ederek, lehtar kısmın boş bırakarak katılana verdiği, katılanın çekin lehtar kısmının boş olması nedeniyle icra takibinde sıkıntı yaşayacağı düşüncesiyle, sanığın eniştesi olan Tanık ...'in ticarette daha sağlam bir kişi olduğundan bahisle yeniden sanığın işyerine gelerek çekin ... tarafından cirolanmasını istediği, mutabakat gereği katılanın ertesi gün sanığın yanına giderek çekin arkasının ... ismi yazılarak imzalanmak suretiyle cirolandığını görerek aldığı,08/10/2008 günü bankaya ibrazında karşılığı bulundurulmadığından sanık ve ... hakkında İstanbul 1.İcra Müdürlüğünün 2009/7315 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başladığı, ancak tanık ......'un İst.4.İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/2075 E. sayılı dosyası üzerinden imzaya itiraz etmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığına sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan şikayetçi olduğu sanığın bu şekilde nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia olunan olayda; katılanın aracın satışı karşılığı verilen suça konu çekin verildiği esnada hamiline kısmının boş olduğu, tanık ... adına cironun da sonradan tamamlattırıldığı yönündeki anlatımı karşısında ve sanığın savunması ile dinlenen tanıkların anlatımlarına göre de sanığın suça konu edilen ciro imzası sahte olan çeki senedin değiştirilmesi sureti ile verildiği anlaşılmakla, mahkemenin katılana çekin önceden doğan borca karşılık verildiği ve dolayısıyla nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanan kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından sanığın mahkumiyetine karar verilmesi yönündeki tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının bulunduğu gerekçesine ilişkin temyiz itirazlarının reddine ancak;Sanık müdafiinin beraat eden sanık lehine vekalet ücretinin takdir edilmemesine yönelik sınırlı temyizi yönünden, 1136 sayılı Kanun'un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususlarda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün ilgili kısmına "sanığın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 2.400 TL vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanığa verilmesine" fıkrasının eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.