MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Taksim meydanından Üsküdar'a gitmek amacıyla, ticari taksi işleten mağdurun aracına, 15.03.2006 tarihinde ve gece saatlerinde binen sanığın, ... köprüsüne gelindiğinde mağdurun, köprü ücretini istediği; hiç parasının bulunmadığını belirtmesi üzerine, sanığın tavırlarından şüphelenen mağdurun, bu sırada ... Koruma Şube Müdürlüğündeki görevli polis memurlarının yanlarında aracını durdurup, sanık hakkında ihbarcı olduğu ve sanığın yakalandığı, mağdurun ifadesinde; sanığın kendisine hitaben; ''bende silah var, ben silahsız gezmem'' şeklinde sözler söylediğini beyan ettiği, yapılan adli aramada, 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz ateşli silahlardan olan tabancanın ele geçirildiği, bu şekilde sanığın, hiç parası bulunmamasına rağmen katılana ait taksiye binerek haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda; Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın yargılama aşamasında alınan ifadesinde; Üsküdar'da bulunan ikametine gittikten sonra katılana taksi ücretini ödeyeceğine dair savunmasının aksinin ispatlanamadığı, sanığın suç kastıyla hareket ettiğine veya katılana yönelik hileli hareketler sergileyerek haksız menfaat temin etmeye çalıştığına yönelik somut ve inandırıcı delillerin elde edilemediği ve dolandırıcılık suçunun icra hareketlerine henüz başlanılmamış olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde mahkumiyet kararının verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.