Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6647 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25925 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Somut olayda; sanıklardan ...'in katılanın işyerinin muhasebe işlerini yaptığı, sanık ...'nın da getir götür işlerine ve bankadan para alıp, çekme ve çekilen parayı vergi dairesine yatırma gibi işler yaptığı dönemde, birlikte katılana ait işyerinin vergi borcunu ödemek için katılan ...'dan ... şubesindeki hesabından vergi dairesine vergi borcu ödenmek üzere, vergi dairesi namına, hamiline kesilen çeklerden 28 adet çekin hamili kısmındaki ilgili vergi dairesi ismini çizerek sanık ...'in adını yazarak ve 104 adet dekontta çek hesabından para çekilmesi hususunda şerh düşerek sanık ... tarafından paranın çekilmesi hususunda yetki verilmesini sağlayarak toplam 433.494 TL para çektikleri halde, bu paralardan ... adına Alemdar Vergi Dairesi'ne vergi borcu olarak toplam 99.438,17 TL yatırdıkları ancak kalan bakiye 333.750,10 TL parayı vergi borcunun ödemesi için yatırılmadıkları ve mal edindikleri şeklinde gerçekleşen eylemlerinin güveni kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. 1)Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik ve sanık ... hakkında güveni kötüye kullanma suçlarından kurulan hükmün temyiz incelemesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA oybirliği ile, 2)Sanık ... hakkında güveni kötüye kullanma ve sanıklar hakkında özel belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükmün temyiz incelemesinde;a) Sanıkların, katılana ait işyerinin vergi borcunu ödemek için, katılan ...'dan ... şubesindeki hesabından vergi dairesine vergi borcu ödenmek üzere vergi dairesi namına, hamiline kesilen çeklerden 28 adet çekin hamili kısmındaki ilgili vergi dairesi ismini çizerek, sanık ...'in adını yazdıkları ve 104 adet dekontta çek hesabından para çekilmesi hususunda şerh düşerek sanık ... tarafından paranın çekilmesi hususunda yetki verilmesini sağladıkları iddia edilen olayda; Ceza Genel Kurulunun 05/06/2012 tarih15/491-219 sayılı kararında belirtildiği gibi, sanıkların aynı suç işleme kararıyla, aynı mağdura karşı aynı suçu değişik zamanlarda işledikleri ve bir bütün halinde zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu belirtildiğinden, sanıkların eylemlerinin kül halinde “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, eylemlerin bölünerek yazılı şekilde ayrıca özel belgede sahtecilik suçundan da hüküm kurulması,b)Muhasebeci olan sanık ile katılan aralarındaki hizmet ilişkisinin, katılana ait şirketin muhasebe kayıtlarını tutmak ve buna dair defter ve belgelerle ilgili işlemleri yerine getirmekten ibaret olup, Serbest Muhasebecilerin 3568 sayılı Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlik Kanunu'nun 2/A maddesinde belirtilen görevleri arasında vergi borcunu yatırmak gibi bir görevinin olmadığı, ayrıca Türkiye Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinin Mecburi Meslek Kararlarına ilişkin 26.01.1996 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 1996/1 sayılı genelgesinin 1. maddesinde yer alan "meslek mensupları, müşteri adına üçüncü kişilere ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun mali değerler alamazlar." şeklindeki hükmüne göre sanığın, katılanın vergi borcunu maliyeye yatırmak üzere aldığı paraları adı geçen kuruma yatırmayarak, kendisi için kullandığının iddia ve kabul olunması karşısında, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun yasal unsurlarının gerçekleşmediği, bu nedenle sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 155/1. maddesi kapsamında kalan basit güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/04/2014 tarihinde (a) fıkrası yönünden oybirliğiyle, (b) fıkrası yönünden oybirliğiyle karar verildi.