MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır. Katılan ...'in yetkilisi olduğu ... Gıda Ürünleri Pazarlama Ambalaj Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde depo sorumlusu olarak görev yapan ve anılan işletmenin ticari faaliyetleri kapsamında müşterilere satılan muhtelif kuruyemiş ürünlerinin hasılatlarını şirket kasasına kayıtlamakla görevli olan sanığın, tahsilatları yanlış veya eksik olarak kayıtlara geçirmek suretiyle şirketin kazancı olan paraları uhdesinde bulundurduğu, bu nedenle şirket muhasebe kayıtlarında gelir ile gider arasında oluşan açığı kapatmak amacıyla gerçek olmayan faturalar düzenleyerek bir kısım malları faaliyette olmayan işletmelere satmış gibi gösterdiği, muhasebe kayıtlarına da bu şekilde işlediği; ayrıca şirkete gelen ürünlerin bir kısmını şirket kayıtlarına geçirmeyerek haricen başkalarına satarak ve tahsil ettiği parayı da uhdesinde bulundurmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; Oluşa, sanığın savunmalarına, mali müşavirin düzenlendiği bilirkişi raporuna, katılanların aşamalardaki beyanlarına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; ... Gıda Ürünleri Pazarlama Ambalaj Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait olan Defter'i kebir ve envanter defterlerinin mali muşavir bilirkişi tarafından incelenmesi neticesinde düzenlenen 28.11.2011 tarihli raporda; sanık ile katılan şirket arasında hizmet ilişkisinin bulunduğu, kasa ve depo sayımlarında muhsabe hilelerinin yapıldığı ve bu nedenle şirkete ait depoda oluşan eksik mallara ilişkin açıkların kapatılması adına gerçeği yansıtmayan faturaların düzenlendiği, şirket müşterileri tarafından ödenen paralar ile şirketin satış temsilcilerinin şirket adına yaptıkları tahsilatların bilerek yanlış veya eksik olarak kayıtlara geçirilmek suretiyle menfaat temin edildiği, şirketin depo sorumlusu olduğu anlaşılan sanığın, bu şekilde gerçekleştirdiği eylemleri ile şirket kasasına girmesi gereken 19.518.98 TL parayı uhdesinde bulundurduğunun belirlendiği, sanığın sorumlusu olduğu şirkete ait depoda satış temsilcisi olarak çalışan tanıkların soruşturma ve yargılama aşamalarında aynı doğrultuda verdikleri ve birbiri ile çelişmeyen ifadelerinde; söz konusu depoda ürün sayımlarının peryodik olarak sanık tarafından yapıldığını ve sanığın, depo açığını kapatacağından bahisle gerçek olmayan işletmeler adına muhtelif miktarlarda faturaları düzenlemelerini kendilerinden istediğini, söz konusu olan faturaları düzenleyerek sanığa teslim ettiklerini belirtmeleri karşısında; sanığın sabit görülen eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanığın, 5237 sayılı TCK'nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünü birden fazla ihlal ederek, değişik zamanlarda birden fazla kez menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi hususu aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. 5237 sayılı TCK'nın 53.maddesi uyarınca sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmanın kanuni sonucu olması, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesinin mümkün bulunması nedeniyle hak yoksunluklarının uygulanması için sanığa ek savunma hakkının verilmesinin gerekli olmadığı,takdiri indirim hükümlerinin uygulanmasına ilişkin ise sanığın yargılama aşamasında herhangi bir talebinin bulunmadığının anlaşılması karşısında; bu nedenlerle bozma isteyen düşünceler benimsenmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 Sayılı TCK’nın 53/4.maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1 maddesi maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde yer alan TCK'nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılması suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.