Dolandırıcılık suçundan sanık ...'nun 5237 sayılı TCK'nın 157/1, 43,168/2, 62, 52/2 maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay hapis ve 240 TL adli para cezası ile TCK'nın 157/1, 43, 62, 52/2 maddeleri gereğince 1 yıl 10 ay 15 gün hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Ankara 25. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22/03/2011 tarihli ve 2010/466 esas, 2011/181 sayılı karar aleyhine vaki temyiz istemi üzerine onama talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/06/2012 gün ve 2011/242929 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmiş, Dairemizin 13/02/2014 gün ve 2012/8493 Esas 2014/2627 sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesi üzerine anılan kanunun 99. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK.nın 308.maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan itiraz üzerine Dosya incelenerek gereği düşünüldü.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden KABULÜNE, Dairemizin 13/02/2014 gün ve 2012/8493 esas 2014/2627 sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanık ...'nun, gerçek olmadığı halde kendisini katılan ve mağdurlara Hürriyet Yaysat dağıtımında personel şefi olarak çalışan bir kişi olarak tanıttığı, akabinde katılan ve mağdurlar ... , ..., ..., ..., ..., ... ve ...'a, çalıştığı şirketin elemana ihtiyacı olduğunu, kendilerini işe aldırabileceğini belirtip her bir katılan ve mağdurdan aynı anda masraf parası adı altında 100'er TL para ile işe aldırırken gerekeceğini beyan ettiği bir takım evrakları aldığı, ancak katılan ve mağdurları işe koyamadığı ve aldığı paraları da iade etmediği, yine aynı yöntemli farklı bir zamanda katılan ve mağdurlar ..., ..., ... ve ...'ten de kendilerini işe aldırıcağı vaadiyle her bir katılan ve mağdurdan aynı anda ayrı ayrı 42 TL para aldığı, ancak adı geçen katılan ve mağdurların işe giremedikleri gibi sanığa vermiş oldukları paraları da geri alamadıkları, bu şekilde sanığın hileli hareketler ile katılan ve mağdurları kandırarak haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda, mahkemenin dolandırıcılık suçunun oluştuğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK'nın 150/1 maddesi gereğince, yasal olarak tayin edilen zorunlu müdafinin ücretinin sanığa yüklenemeyeceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından "müdafi ücreti olan 403 TL'nin sanıktan tahsiline" ibaresinin çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA 03/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.