Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6199 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14622 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanıklar ... ve ...’nın suç tarihi olan 21/09/2006 tarihinde müşteki ...'ya ait oto kiralama şirketinden sözleşme ile bir günlüğüne araç kiraladıkları, sözleşmeyi Sanık ... adına kiraladıkları kira ücreti olan 65 TL'yi sanık ...’nın verdiği, kiraladıkları aracı, kendilerinin vadeli olarak satın aldıklarını belirterek başka bir ilçede bulunan müşteki ...’e satmak üzere satış sözleşmesi yaptıkları sırada polisler tarafından yakalandıkları olayda;1-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlere yönelik incelemede;Sanıkların müşteki ...’e yönelik eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan belirlendiği halde yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle adli para cezası tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılmak suretiyle tespit edilerek sanığa fazla ceza tayini,Tayin edilen temel gün adli para cezası üzerinden artırım ve indirimlerin yapıldıktan sonra TL cinsinden adli para cezasına çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “100 gün”, “2000 TL” “500 TL” ve "416 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine sırasıyla “5 gün”, “1 gün”, “1 gün” ve “20 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;Sanıkların oto kiralama işi yapan müşteki ...'dan kiraladıkları otoyu kira süresi sonunda iade etmeyip satmaktan ibaret eylemlerinin zikredilen müştekiye karşı 5237 sayılı TCK'nın 155/1. maddesinde öngörülen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı madde ile hüküm kurulması,Kabule görede;Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan belirlendiği halde yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle adli para cezası tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılmak suretiyle tespit edilerek sanığa fazla ceza tayini,Tayin edilen temel gün adli para cezası üzerinden artırım ve indirimlerin yapıldıktan sonra TL cinsinden adli para cezasına çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.