Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6162 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15005 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Somut olayda: sanığın, katılan ... 'ın hesabına ait olan 17000TL bedelli, keşide tarihi 12/11/2007, keşide yeri İstanbul olan ve hamiline yazılmış, cirosu bulunmayan sahte çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz ettiği, sahte olduğunun anlaşılması üzerine emniyete haber verildiği, sanığın yakalandığı ve çeke el konulduğu, banka yazı cevabına göre; çekin sahte olarak üretildiğinin anlaşıldığı, sanığın savunmasında; çeki ... isimli 2 yıldır ticari ilişki içerisinde bulunduğu bir şahıstan aldığını ileri sürdüğü, ancak ...'nın kimlik, adres ve telefon bilgilerini veremediği, sanığın bu şekilde sahte olduğunu bildiği çeki kullanmak suretiyle katılanın hesabından haksız yere para çekmeye çalıştığı, nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüs ettiği ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği olayda;1- Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 2- Nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüsten kurulan hükme yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;5237 Sayılı TCK'nın 52. maddesi gereğince, adli para cezası gün olarak belirlenip, artırım ve indirimlerin yapılmasından sonra bulunacak miktarın aynı maddenin 2. fıkrası gereğince 20-100 TL arasında belirlenecek miktar ile çarpılması suretiyle sonuç adli para cezasının belirlenmesi yerine, yazılı şekilde uygulama yapılarak TCK.nun 61/8 maddesine aykırı davranılması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin "haksız menfaatin iki misli olan 34.000 TL adli para cezası" ibaresinin çıkarılarak yerine "1700 gün adli para cezası" ibaresinin eklenmesi, "17.000 TL adli para" cezası ibaresin çıkarılarak yerine "850 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, 850 gün adli para cezasının 5237 sayılı TCK'nın 52/2. maddesi gereğince günlüğü 20 TL'den hesaplanarak 17000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.