MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulmasıHÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek önce katılan ...'ı telefon ile arayarak sözde altın bulduklarına dair yalan söyledikleri, katılanların, sanıklarda var olduğuna inandıkları sözde altınları birlikte satın alma hususunda karar verdikten sonra, öncelikle sanıklarla buluşarak numune bir adet altını alıp, kuyumcuya götürdükleri, alt??nın gerçek olduğunu anlamaları üzerine sanıklarla tekrar buluşan katılanların, 10.000 TL parayı sanıklara teslim ettikleri, sanıkların, içerisinde sözde altın bulunduğunu söyledikleri çantayı katılanlanlara verdikleri, çantayı açtıklarında içerisinde altın görünümünde metal parçaları ve çakıl taşlarının oluduğunu gören katılanların, sanıkları kovalamaya başladıkları, kovalama sırasında katılan sanık ...'in, elinde bulunan ve kurusıkı niteliğinde olduğu tespit edilen tabanca ile havaya ateş ettiği, neticesinde sanık ......'i yakaladıkları, diğer sanık ...'ın ise olay yerinden kaçmayı başardığı, olay sonrasında katılanların sanıklara verdikleri paranın ele geçirilemediği, bu şekilde sanıkların, üzerlerine atılı olan dolandırıcılık, katılan sanık ...'in ise üzerine atılı olan genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;1-Katılan sanık ... hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan verilen beraat hükmüne yönelik olarak sanıklar müdafii tarafından yapılan temyiz talebinin incelenmesinde;Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan zarar görmeyen sanıkların 5271 sayılı CMK'nın 234. maddesi uyarınca davaya katılma ve buna bağlı olarak da kanun yoluna başvurma haklarının bulunmadığı nazara alınarak, sanıklar müdafiinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2-Sanıklar haklarında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz talebinin incelenmesinde;Oluşa, sanıkların ikrar içeren savunmalarına, katılanınların aşamalardaki beyanlarına, teşhis tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların bu şekilde gerçekleştirdikleri sabit görülen eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanıkların, eylemlerini her iki katılana yönelik aynı zamanda gerçekleştirerek her iki katılandan para almak suretiyle, 5237 sayılı TCK'nın 43/2. maddesi kapsamında, dolandırıcılık suçunu birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlemiş olduklarının anlaşılması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan "5237 sayılı TCK'nın 157/1, 52/2. maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 500 gün adli para cezası karşılığı aynı Kanunun 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL'den olmak üzere 1000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına" ifadelerinin yerine "5237 sayılı TCK'nın 157/1. maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına", aynı Kanunun 52/2. maddeleri gereğince verilen 5 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20.00 TL'den olmak üzere sonuç olarak 100.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, yazılmak suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.