Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5863 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 18651 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : TCK’nın 155/2, 62/1, 52/2-4, 51/1-3 maddeleri gereğince mahkumiyet Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanığın sözleşmeden doğan sigorta primlerini tahsil edip, katılan şirkete intikal ettirmeyerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;Sanık ifadesinde, sigorta poliçe bedellerini katılan şirkete yatırmak üzere 2 aylık süresi olduğunu, sözleşme sırasında 70.000 TL değerinde ipotek olarak gayrimenkul verdiğini, katılanın icraya başvurduğunu, parayı yatırsa bile icrada ipoteğin çözülemeyeceğini, icranın satış aşamasında olduğunu beyan etmesi karşısında; katılan şirket yetkililerinin beyanlarına başvurularak, sözleşmeye rağmen aralarındaki fiili uygulamaya göre poliçe bedellerinin hangi sürelerle ödenmesi gerektiği, yine ödemelerin poliçe bazında mı yoksa cari hesap doğrultusunda mı yapıldığı, müşterilerin taksitle ödeme yapmaları halinde taksit sonu beklemeden tüm poliçe bedelinin sanıktan tahsil edilmek istenilip istenilmediği hususlarının sorulması ve sanığın savunmalarında belirttiği üzere, sanığın katılan şirkete ne miktarda teminat verdiği, poliçe bedellerinin ödenmesi hususunda süregelen fiili uygulamanın ne şekilde olduğu, peşin olarak tahsil edilen paraların iade edilmeme sürelerinin sözleşme ya da oluşan fiili uygulamaya göre makul süreyi aşıp aşmadığı, bu kapsamda sanığın ödeme yapmakla yükümlü olduğu tarihler ile toplam ödenmesi gereken meblağın ne kadar olduğu hususlarında muhasebeci ve sigorta uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetine dosyanın tevdi edilerek, sanığın katılan şirkete vermesi gereken paranın ne kadar olduğu, parayı vermemesinin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığı, sanıktan tahsilat yapılamaması nedeniyle sözleşmenin başında yatırdığı teminatın borçlarını karşılayıp karşılamadığı kesin surette saptanıp, dosyadaki diğer delillerle birlikte bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre, sanığın suç işleme kastıyla hareket edip etmediği de karar yerinde tartışılarak, hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;Sanığın değişik zamanlarda tahsil ettiği poliçe bedellerini katılana ait şirkete intikal ettirmediğinin kabul edilmesine rağmen, cezasının TCK’nın 43. maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının gözetilmesine, 09.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.