Tebliğname No : 11 - 2010/93972MAHKEMESİ : Ankara 19. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 07/07/2009NUMARASI : 2009/290 (E) ve 2009/905 (K)HÜKÜM : Beraat, mahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Dönem dönem kömür ocaklarında işçi olarak çalışan katılanın malülen emekli olmak istediği, köylüsü Mesut'un trende tanıştığı sanık Cemal'in SGK'da tanıdıkları olduğunu söylemesi nedeniyle numarasını aldığını söyleyerek katılana irtibat kurması için verdiği, katılanın sanık Cemal ile irtibat kurduğu, sanı??ın katılana kendisini emekli edecekleri vaadinde bulunup Ankaraya gitmeleri gerektiğini, Gökhan isismli arakadaşının işleri halledeceğini söyleyerek bir kısım belgeleri hazırlamasını istediği, bir süre sonra birlikte Ankara'ya geldikleri, sanık Mesut'un katılan ile Gökhan olarak tanıttığı sanık Yılmaz'ı tanıştırdığı, sanık Yılmaz'ın katılana Sosyal Güvenlik Kurumunda çalıştığını, istediği parayı verirse işlemleri halldeceğini söyeyerek parça parça olmak üzere katılandan 7.000 TL aldığı, bu arada katılana bir tebligat geleceğini, tebligat geldiğinde kendisine haber vermesini istediği, sanıklar tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu başlığı bulunan talebin onaylandığına dair yazının katılana gönderildiği, katılanın birkaç kez daha Ankara'ya gelerek sanık Yılmaz ile görüştüğü, bu arada 8.000 TL daha verdiği, katılanın emekliliğinin gerçekleşmediği gibi bir daha sanıklara ulaşamadığının anlaşıldığı olayda, sanık Yılmaz'ın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Mahkum olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanmaması, güvenlik tedbirleri ceza mahkumiyetinin kanuni sonucu olup infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülerek bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;1-Sanık Cemal'in diğer sanık Yılmaz'ın cezaevinden arakadaşı olduğunu beyan ettiği halde katılana sanık Yılmaz'ı Ankara'da Sosyal Güvenlik Kurumunda çalışan Gökhan olarak tanıştırıp emeklilik işlemlerini halledecekleri vaadinde bulunarak bir kısım belgeleri hazırlamasını istediğinin anlaşılması karşısında, sanık Yılmaz ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanığın sübut bulan dolandırıcılık suçundan mahkumiyeti yerine yasal olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi,2-Sanığın yapacağı işe karşılık olarak parça parça katılandan para aldığının anlaşılması karşısında, eylemini aynı suç işleme kararının icrası kapsamında olmak üzere aynı mağdura karşı değişik zamanlarda birden fazla kez gerçekleştirmesi nedeniyle zincirleme suç hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile sanık Y.. Ş..'in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.