Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5538 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13449 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Beraat,mahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; 1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükümlerin temyiz incelemesinde, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına gore, sanık ve müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 2-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükümlerin temyiz incelemesinde, Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez,şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir. Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır.5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır.Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur.Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı,kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir.Fiil,sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler,bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır.Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa,basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.Sanığın ... Ağaç İşleri Sanayi Sitesindeki işyerinde ahşap ürünleri üretim ve pazarlama işiyle uğraştığından dolayı krediye gereksinim duyduğu, kredi sözleşmesi düzenlenirken hayali bir çok kişi adına düzenleyip düzenlettirdiği senetleri müşteri senetleriymişçesine krediye güvence oluşturmak düşüncesiyle katılan bankalara verip kredi çekerek ve kredi borcunu ödemekten kaçınarak, ... Şubesi ile ... Katılım Bankası...Şubesinden sahte senetleri teminat olarak verip kredi kullanarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanığın beyanlarında suçlamayı kabul etmemesi ile senetlerin katılan bankalar tarafından, kullandırılan kredi sözleşmesi yapılmadan teminat olarak sanıktan alındığının belirtilmesi kredi kullanımının ticari kredi olması nedeni ile pey der pey yapılması, teminat olarak senet alımından sonra kredi kullandırıldığı iddia edilmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından, kredi sözleşmesine istinaden yapılan tüm işlemler ile sözleşme ve ekleri katılan bankalardan getirtilip kredilerin hangi tarihte ödendiğinin ve teminat olarak verilen senetlerin kredilerin tahsisi öncesindemi ya da sonrasında mı verildiğinin araştırılması ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı şekilde kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.