Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5417 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13672 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/86221MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 09/02/2010NUMARASI : 2009/213 (E) ve 2010/59 (K)SUÇ : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Sanığın, daha öncesinden tanıdığı şikâyetçiye askerden gelen oğlunu tanıdıkları vasıtasıyla işe yerleştirebileceğini, çevresinin geniş olduğunu, bir hafta içerisinde Sanatoryum Hastanesi veya Turizm Bakanlığı’nda işe başlatabileceğini söyleyerek masraf adı altında değişik tarihlerde 400,00 TL ve 300 Euro parası ile bir takım belgeler aldığı, daha sonra şikayetçinin zaafını hissedip başkaca para ve eşya gibi taleplerde bulunduğu, bu şekilde sanığın şikayetçinin oğlunu işe yerleştirmeyip haksız bir şekilde menfaat temin ettiği, almış olduğu paradan 205,00 TL'sini soruşturma aşamasında geri ödediğinin iddia edildiği olayda; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanığın, şikâyetçiden değişik zamanlarda ve farklı bahanelerle menfaat temin etmesi şeklindeki eylemleri nedeniyle TCK’nın 43. maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında eksik ceza tayin edilmesi, 2-Sanık ile şikayetçinin beyanlarından, 205,00 TL’nin soruşturma aşamasında iade edildiğinin anlaşılması karşısında, şikayetçiye 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi kapsamında, kısmi ödemeye rızasının bulunup bulunmadığının sorularak, rızası varsa sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediğinin değerlendirilmesinden sonra TCK'nın 168/1. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,3-Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanılarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış haklarının gözetilmesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.