Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 52 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 22039 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 15 - 2012/59085İNCELENEN KARARIN;MAHKEMESİ : Nazilli 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 30/11/2011NUMARASI : 2010/677, 2011/489 SANIKLAR : A.. K.., A.. A..SUÇ : Dolandırıcılık Sanık A.. A.. müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'nun 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299.maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;Sanıkların dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık A.. A..'ye ait Nazilli İlçesi Yeni Mahalledeki B Blok 2.kat bağımsız bölümün, sanık A.. K.. ile katılan arasında yapılan harici satış sözleşmesi ile 61.800 TL karşılığında katılana satıldığı, sözleşme gereğince katılan tarafından taşınmazın üzerinde bulunan ipotek bedeli olan 37.160 TL'nin Köşk Ziraat Bankası'na yatırıldığı, ancak sanıkların taşınmaza ait tapuyu katılana devretmemek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;Sanık Ayşe'nin yargılama sırasında alınan ifadesinde, katılanı tanımadığını belirtmesi, sanık Ali'nin duruşmada alınan beyanında diğer sanık Ayşe evi satmaktan vazgeçince müştekiye ödediği parayı iade edeyim dediğini ancak şikayet edildiklerini ifade etmesi, katılanın duruşmada alınan ifadesinde sanıklar ile kendisini M.. Ö..'ün tanıştırdığını beyan etmesine karşın tanık M.. Ö..'ün ifadesinde sanık A.. K.. ile katılanın evin satımı konusunda görüştükleri sırada bir bayan gördüğünü ancak tanımadığını ifade etmesi, katılan ve tanıklara soruşturma ve kovuşturma aşamasında kendisini dolandıran diğer şahsın sanık Ayşe olup olmadığı hususunda herhangi bir teşhis de yaptırılmamış olması karşısında, katılan ve tanık M.. Ö.. ile sanığın mahkemede yüzleştirilerek dolandırıcılık yapan diğer kişinin sanık olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi, bu mümkün olmadığı taktirde sanığın teşhise elverişli olan ve bütün yönlerden çekilmiş fotoğraflarının temin edilerek katılan ve tanıkların kesin teşhisinin sağlanması, katılan ve tanıkların yeniden ifadelerinin alınarak, sanık Ayşe'nin, olayın hangi aşamasında diğer sanıkla birlikte hareket ettiği, sanığın, suça iştirakinin ne şekilde gerçekleştiği, sanık Ali'nin parayı iade etme teklifinde bulunup bulunmadığı hususlarının sorulup karar yerinde tartışılmasından sonra sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmedilmesi ve anılan hükmün (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararı, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden bu yönde değerlendirme yapılmaması,Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.