Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5139 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12776 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Ortadan kaldırma, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmıyan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Sanığın, aynı isimli dedesi adına kayıtlı arazi nedeniyle 2002-2003-2004-2005-2006-2007 yıllarında çiftçi kayıt formu düzenlemek suretiyle doğrudan gelir desteği pirimi aldığı, suça konu tarlaya arpa ve buğday ektiği olayda;1-Sanığın 2002,2003,2004 ve 2005 yıllarında işlediği nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçları nedeniyle kurulan hükme yönelik olarak yapılan incelemede;Sanığa yüklenen dolandırıcılık ve sahtecilik suçunun gerektirdiği cezanın miktar ve nev'i itibariyle tabi olduğu 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımının suç tarihleri olan 2002,2003,2004 ve 2005 tarihi ile temyiz inceleme tarihi arasında gerçekleştiği anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,2-Sanığın 2006 ve 2007 yıllarında işlediği nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçları nedeniyle kurulan hükme yönelik olarak yapılan incelemede;Dolandırıcılık suçu açısından; suça konu araziyi fiilen sanığın kullanıp kullanmadığı hususunda sadece zabıta araştırması ile yetinildiği, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak ve tanık dinlenerek (köy muhtarı, yöre halkı vs.) arazinin ekilip ekilmediği, ekiliyorsa kim tarafından ekildiği hususunun tespit edilmediği, ayrıca suça konu arazinin sanığın ölmüş dedesine ait olması nedeniyle arazide hak sahibi diğer kişilerin de tespit edilerek araziyi fiilen sanığın ekip ekmediği, eğer ekiyorsa buna muvafakat gösterip göstermediklerinin sorulmadığı ve bu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması, Sahtecilik suçu ile ilgili olarak; sanığın arazi bilgileri formunu gerçeğe aykırı şekilde doldurarak köy muhtarına onaylatmaktan ibaret eyleminin TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.