Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 505 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21041 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği,fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, ... alış veriş yapıp 599,15 TL parayı kasaya ödeyerek ürünleri satın aldığı, bu sırada aynı ürünlerin içerisinde bulunduğu ikinci bir alış veriş arabasını da market içerisinde hazırda bekletip tekrar içeri girip önceden hazırlanmış alış veriş arabasını getirerek biraz önce satın aldığı ürünleri iade etmek istediğini söylediği, iade işlemlerini tamamlayarak ödediği parayı da geri aldığı somut olayda; sanığın hileli hareketi sonucunda hem alış verişe konu ürünleri hem de onları iade etmiş gibi bedellerini alması şeklindeki eyleminin TCK'nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suçun hukuki vasfında hataya düşülerek TCK'nın 142/2-b maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi,Kabule göre de;Sanığın adli sicil kaydına göre tekerrüre esas sabıkasının bulunmasına rağmen hakkında TCK'nın 58. maddesinin uygulanmaması,1136 sayılı Kanun'un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.