MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/6. maddesindeki "... yönetim şirketi tarafından, bu borçların, taahhütlerin yüklenilmesi veya alacakların, varlıkların devralınması halinde, bu borç, taahhüt, alacak ve varlıklarla ilgili olarak, takibi şikayete bağlı suçlar dahil olmak üzere açılmış veya açılacak her türlü ceza davalarında, alacağın devralındığı veya borcun, taahhüdün yüklenildiği tarihten itibaren, suçtan zarar gören olarak, ...yönetim şirketi kendiliğinden müdahil sıfatını kazanır" şeklindeki düzenleme dikkate alınarak, kovuşturma evresinde usulüne uygun olarak duruşmadan haberdar edilmediği için davaya katılma talebinde bulunamayan şikayetçi ... A.Ş. vekilinin ibraz ettiği 18.03.2010 tarihli alacağın temliki sözleşmesi uyarınca suçtan doğrudan zarar gördüğü ve 5271 sayılı CMK’nın 260/1. madde ve fıkrası uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenmekle, aynı kanunun 237/2. maddesi uyarınca şikayetçinin kamu davasına katılmasına karar verilerek yapılan temyiz incelemesinde; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. 5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa dolandırıcılıktan değil, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.Sanıkların, ...... Limited şirketinden çalınan boş çeki haksız olarak ele geçirip, 15.07.2008 keşide tarihli ve 27.000,00 TL olarak düzenlettirdikten sonra ...Bankası... şube müdürlüğüne müracaat ederek kredi talebinde bulundukları, banka tarafından sahte olduğu bilinmeden alınan suça konu çekin teminat olarak kabul edildiği ve sanıklara şirket adına 80.000,00 TL kredi verildiği, krediyi bankadan sanık ...'in çekmesine rağmen parayı her üç sanığın birlikte kullandıkları, bu şekilde sanıkların fikir ve irade birliği içerisinde hareket ederek dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda; 1-Sanık ... hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık madafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,2-Sanıklar ... ile ... haklarında verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; a)Sanık ...’in soruşturma aşamasındaki beyanında; başkaları tarafından dolandırılması üzerine, kendi adına kuramadığı için sanık ...’i şirket sahibi göstermek suretiyle ...şirketini kurduğunu, tüm işlemlerle ilgilenmesi için ...’i yetkilendirdiğini, daha sonra ortak olarak aldığı ...’in vermiş olduğu suça konu çeki bankaya vererek krediyi kullandığını belirtmesi ve sanık ...’in aşamalardaki tüm beyanlarının bu doğrultuda olması karşısında; sanığın üzerine atılı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarının sübut bulduğu gözetilmeden, mahkumiyeti yerine yazılı gerekçelerle beraatına karar verilmesi, b)Sanıklar... ve ...’in, çeki kendilerine verenin ... olduğunu belirtmeleri, sanık ...’in ise suçlamaları kabul etmemesine karşılık, ... bankasının 14.12.2010 tarihli yazılarının içeriğinde 27.000,00 TL’lik çekin ...’e ait olduğunun bildirilmesi karşısında;... İnşaat Bilgisayar Hayvancılık Gıda Ticaret Limited şirketinin imza sirküleri ile ortaklarını gösteren belgelerin... Ticaret Odasından getirilmesi ile sanık ...’un iştirakinin olup olmadığının belirlenmesi amacıyla krediyi veren banka yetkililerinin tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmasından sonra sanığın hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.