Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4828 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16163 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, alenen hakaret HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Şikayetçi sanıkların olay tarihinde resmi nikahlı evli oldukları ancak fiilen ayrı olarak yaşadıkları ve haklarındaki boşanma davasının görülmekte olduğu, bu nedenle husumetli oldukları, olay günü şikayetçi sanık ...'ün markette alış veriş yaptıktan sonra ...plakalı aracına binmek üzere olduğu sırada şikayetçi sanık...'nun kendisinin yanına gelerek "şerefsiz" şeklinde söz söylemek suretiyle hakarette bulunduktan sonra şikayetçi sanık ...'e ait olan araca tekme atmak suretiyle görgü tespit tutanağında belirlendiği gibi zarar vererek üzerine atılı olan mala zarar verme ve hakaret suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;1-Şikayetçi sanık ...'nun, şikayetçi sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen beraat hükmüne yönelik yaptığı temyiz talebinin incelenmesinde;Şikayetçi sanık ...'nun, 11/05/2010 tarihli duruşmadaki ifadesinde davaya katılmak istemediğini beyan etmiş olması karşısında, 5271 sayılı CMK'nın 234. maddesi uyarınca davaya katılmadığı ve buna bağlı olarak da kanun yoluna başvurma hakkının bulunmadığı nazara alınarak, şikayetçi sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2-Şikayetçi sanık ...'nun, kendisi hakkında mala zarar verme suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik yaptığı temyiz talebinin incelenmesinde;Oluşa, sanığın savunmalarına, görgü tespit tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre; şikayetçi sanık ...'nun, boşanmak üzere olduğu eşi olan şikayetçi sanık ...'ün aracına tekme atarak görgü tespit tutanağında belirlendiği gibi zarar vermesi şeklinde gerçekleştirdiği sabit olan eyleminin mala zarar verme suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, şikayetçi sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Suç tarihi itibariyle resmi nikahlı evli görünen şikayetçi sanıkların soruşturma ve yargılama aşamalarında verdikleri ifadelerinde "...boşanma davamız halen devam etmektedir..." şeklindeki beyanları nazara alınarak; bu dava ile ilgili olarak suç tarihinde eşler arasında "yargısal fiili ayrılık kararı" verilmiş olup olmadığının kesin surette saptanarak 5237 sayılı TCK'nın 167/1-a maddesine göre, "haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin zararına suçun işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında ceza verilmeyeceği" hükmü ile aynı Kanun maddesinin 2. fıkrasındaki; haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin zararına olarak bu suçun işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında verilecek ceza yarısı oranında indirilir "hükmü de gözetilerek, şikayetçi sanıklar haklarında ayrılık kararı verilip verilmediği araştırılıp, haklarında şahsi cezasızlık ve cezada indirim düzenleyen 5237 sayılı TCK'nın 167. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasından sonra şikayetçi sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, şikayetçi sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.