Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4795 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12849 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/32610MAHKEMESİ : Kayseri 4. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 27/07/2009NUMARASI : 2009/123 (E) ve 2009/771 (K)SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Mağdurun Kayseri'de K.. Kuyumculuk adın altında altın alım satımı yapılan bir işyerinin bulunduğu, sanığın da bu işyerinde pazarlama elemanı olarak çalıştığı, bu çerçevede, İstanbul'da bulunan A.. A.. isimli firmadan toptan alyans alıp doğu ve güneydoğu illerindeki kuyumculara pazarlamak ve kar'ın da yüzde ellisini alma hususunda anlaştığı, sanığın, bazı firmalardan alacağını alamadığını bildirmesine rağmen, mağdur ve tanığın bu firmalarla yaptıkları görüşmelerde sanığa olan borçlarını ödediklerini söylemeleri üzerine, mağdurun sanıkla görüştüğü, sanığın mağdur ve tanıklara, iki kilodan fazla altını satıp parasını harcadığını ikrar ettiği, böylece sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, mağdur ve tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Mağdurun, 03/06/2009 tarihli duruşmada, sanığın zararının bir kısmını karşılamaya başladığını belirterek şikayetten vazgeçtiği dikkate alınarak, sanığın, etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde zararı tamamen veya kısmen giderip gidermediği, kısmi ödeme varsa; 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi kapsamında, bu kısmi ödemeye rızası olup olmadığının sorulup araştırılarak, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.