MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;14.09.2006 tarihli uyarlama kararının hüküm fıkrasında, Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca başvurulacak kanun yolu ile ilgili sürenin başlangıcının ve başvuru şeklinin tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıkça gösterilmediği, bu nedenle temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilip, talebin reddine dair 24/07/2013 tarihli ek - kararın kaldırılarak mahkemenin, 14/09/2006 tarih ve 2000/1066 esas ve 2001/438 sayılı kararın yapılan temyiz incelemesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, hükümlünün yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;5252 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, usulüne uygun şekilde duruşma açılıp anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca da önceki mahkumiyet hükmü ile sonradan 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’un temel cezanın tayini ile bireyselleştirilmesine ilişkin tüm hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe hükmün belirlenip sonucuna göre duruşma açılarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde dosya üzerinden karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, hükümlünün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.