Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4580 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10503 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Müşteki ...'a ait kimlik bilgilerini kullanarak sahte kimlik düzenleyen sanığın 10/04/2005 tarihinde kendisini gasp büro amirliğinde görevli polis memuru olarak tanıtarak müşteki ...'ya ait mağaza dan ... olarak düzenleyip imzaladığı tanzim tarihi bulunmaması nedeniyle özel belge niteliği de olan sahte senet ile 1.800 TL'lik mobilya alarak ortadan kaybolduğu, 06.06.2005 tarihinde ...'da ge??irdiği trafik kazasında yakalandığında, üzerinde ... adına nüfus cüzdanı ve polis tanıtma kartı ve İsmet Kurt adına nüfus cüzdanı ele geçtiği, ekspertiz raporuna göre sözkonusu kimlik belgeleri ve polis tanıtım kartının iğfal kabiliyeti bulunduğu, sanığın aynı aramada üzerinde bulunan mağdur ... adına düzenlenmiş ... viza kartını 17.01.2005 tarihinden 19.02.2005 tarihine kadar kullandığı olayda,1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;Sanığın 06.06.2005 tarihinde polis tarafından yakalandığında üzerinde birden çok sayıda aldatma yeteneği bulunan sahte kimlik ele geçmiş olması karşısında sanığın eyleminin zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu yönüdeki kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,2-Sanık hakkında müşteki ...'ya karşı dolandırıcılık ve müşteki ...'a karşı bankayı aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarının gerektirdiği cezaların miktar ve nev’i itibariyle tabi olduğu 765 sayılı TCK’nın 102/4. ve 104/2. maddelerine göre hesaplanan yedi yıl altı aylık kesintili dava zaman aşımının; suç tarihleri olan 19.02.2005 ve 10/04/2005 tarihlerinden inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmakla; yüklenen suçlardan açılan kamu davalarının düşmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.