Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4472 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10678 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Somut olayda; sanık ile katılanın asker arkadaşı oldukları, sanığın katılanı arayarak kendisinde yüklü miktarda altın olduğunu bunu... da satıp satamayacağını sorduğu ve bir adet numune altın verdiği, katılanın bu altını sarraflara gösterdiğinde piyasada satılabileceğini öğrenmesi üzerine kardeşi ile birlikte altınları almak için ...’ye geldikleri, sanığ??n katılan ve kardeşini otogardan alarak bir evin önüne arabayla getirdiği, 12.000 TL yi katılandan alarak altınları getireyim diyerek eve girdiği, daha sonra da koşarak evden çıktığı "kaçalım polis bastı altınların hepsi gitti, paralara da el koydular" diyerek katılan ve kardeşini ikametin önünden uzaklaştırdığı, böylece katılanı dolandırdığı anlaşılmakla mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir,TCK’nın 53.maddesi uygulamasının doğru bulunması karşısında tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi, 2-Sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının, paraya çevrilmesi sırasında uygulanan 5237 sayılı TCK’nın 52/2 maddesinin gösterilmemesi suretiyle, CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla " 50 gün" ve "1.000 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 gün" ve "100 TL" adli para cezası ibaresinin eklenmesi, hükmün ilgili kısmına “bir günü” ibaresinden önce gelmek üzere “bu cezanın 5237 sayılı TCK’ nın 52/2 maddesi gereğince ” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.