Tebliğname No : 11 - 2010/34796MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 24/07/2009NUMARASI : 2008/288 (E) ve 2009/292 (K)SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, Ş.. ilçesi D.. köyünde bulunan Ökkeş ve Y.. Ö..’na ait 1049, 105, 1047, 1048, 1014, 338, 376, 1015 parsel numaralı taşınmazları sanık Ahmet’in kira sözleşmesine taşınmaz sahipleriyerine imza atarak Nilüfer’e kiralanmış gibi 3 adet sahte kira sözleşmesi düzenleyerek bu kira sözleşmelerine dayanarak doğrudan gelir desteği ödemesi için Ş.. M..ne başvurarak 2005 ve 2006 tarihleri arasında doğrudan gelir desteği aldıkları, aynı şekilde 2007 yılında sanıkların 338, 376, 1014, 1015 parsel numaralı taşınmazlar için yine sanık Ahmet’in taşınmaz sahibi Ökkeş yerine imza atıp Nilüfer’e kiralanmış gibi gösterip bu kira sözleşmesi ile İlçe Tarım Müdürlüğüne başvuruda bulundukları ancak doğrudan gelir desteği ödemesi yapılmadığı iddia edilen olayda,1-Nitelikli dolandırıcılık suçu ile ilgili olarak; sanık Ahmet’in söz konusu arazilere Ökkeş’in rızası ile baktığını ve onun izni ile başkalarına ekilmesi için verdiğini, arazileri işleyenlerin Doğrudan Gelir Desteği'nden faydalanması için Ökkeş ile konuştuğunu ve onların adına araziyi işleyen Nilüfer ile kira sözleşmesi yaparak Nilüfer’in Doğrudan Gelir Desteği almasını sağladığını savunması, Ökkeş’in arazileri işlemeleri için sanık Ahmet’e izin verdiğini, ancak Doğrudan Gelir Desteği’nden faydalanmaları için bir şey söylemediğini beyan etmesi, sanık Nilüfer’in söz konusu arazileri işlediğini, sanık Ahmet’in Doğrudan Gelir Desteği almaları için dosyayı hazırlayıp getirdiğini ilgili yerleri imzalayıp kuruma verdiğini savunması, arazilerin belirtilen dönemler içinde ekilip ekilmediği yönünde bir tespit yapılmadığının anlaşılması karşısında, söz konusu arazilerin belirtilen dönemlerde ekilip ekilmediği tespit edilip ekildiği takdirde kamu zararının oluşmayacağı gözetilerek sonunca göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;a-14/05/2009 tarihli duruşmada sanık Ahmet’in kuruma ödeme yaparak zararı karşıladığının ve makbuzu ibraz ettiğini tutanağa geçirilmesine karşın sanık hakkında 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,b-5237 Sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Bu açıklama kapsamında sonuç adli para cezasının gün karşılığı belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde doğrudan haksız elde olunan menfaatin iki katı esas alınmak suretiyle karar verilmesi suretiyle fazla ceza tayini,2-Özel belgede sahtecilik suçu ile ilgili olarak; kira sözleşmelerinin içerik itibariyle doğru olup olmadığının belirlenmesi yönünden sanık Nilüfer'in sözleşmeye konu taşınmazlarda ve sözleşmede belirtilen tarihlerde DGD ödemesi yapılan ürünleri ekip ekmediği, bir başka ifadeyle fiilen tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa tümünde tarımsal faaliyet yapıp yapmadığı araştırılıp sanıkların eylemlerinin TCK'nın 211. maddesi kapsamında gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılarak sonucuna göre hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme sonucu özel belgede sahtecilik suçlarından yazılı şekilde hükümler kurulması,Kabule göre de; sanıkların 2005 yılında iki, 2006 ve 2007 yıllarında birer sahte kira sözleşmesi kullandıkları anlaşılmakla, 2005 yılı yönünden tek suç oluşacağı gözetilmeden ve sanıkların hangi 4 belgede sahtecilik yaptıkları açıklanmadan, 4'er kez cezalandırılmalarına karar verilmek suretiyle fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık A.. Ö.. ve sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.