Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4047 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18283 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanık ...'in, ... Gıda ve ...Gıda şirketlerindeki hissesini ortağı olan katılana devrettiği ve karşılığında katılandan 9 adet 13.500 TL bedelli çek aldığı, çeklerin 6 tanesinin günü geldiğinde ödendiği, diğer 3 çeki ise sanık ...'nın kayın pederi olan diğer sanık ...'ın ... Petrol şirketine ciro yapmadan verdiği, çeklerde ilk iki cirantanın... Gıda ve ... Gıda şirketleri olduğu, suça konu çeklerin ... Petrol yetkilisi tarafından bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız çıktığı, bunun üzerine çeklerin sanık ...'a geri iade edildiği, katılanın çek bedellerini ... Petrol şirketine ödemek istediğinde tanık ...'in çekleri sanık ...'a verdiğini söylediği, sanıkların da çeklere “karşılıksızdır” kaşesi vurulduktan sonra iki çekin arkasındaki bir önceki ciroyu silerek kendileri ciro yaptıkları ve ... seri numaralı çeki sanık ...'ın,... seri numaralı çeki de sanık ...'nın... İcra Müdürlüğü'nde takibe koydukları ve bu şekilde çeklerde sahtecilik yaparak icra takibi başlatmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda;1-Sanık ... hakkında verilen beraat kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Tanıklar ... ve ...'un beyanlarına göre, suça konu ... seri numaralı, 13.500 TL bedelli çekin sanık ... tarafından cirosuz bir şekilde ... Petrol Ltd. Şti.'ne verildiği, çekin bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız çıkması üzerine şirket yetkilileri tarafından çekin arkasındaki şirkete ait cironun üzeri karalanarak sanık ...'a iade edildiği, sanığın ise çeki icraya koyabilmek için çek karşılıksız çıktıktan sonra ciro yaptığı ve bu şekilde icra takibi başlattığı, bu durumda sanığın çekler ödenmediği için keşideciye müracaat edebilmek amacıyla ciro silsilesinde değişiklik yapmaktan ibaret eylemi nedeniyle sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının unsurları itibariyle oluşmadığına ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, O yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2-Sanık ... hakkında verilen beraat kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Elektronik ortamda (UYAP) MERNİS'ten alınan 25/02/2014 tarihli nüfus kayıt örneğine göre sanığın, hüküm tarihinden sonra 05/02/2011 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, kamu davasının 5237 sayılı TCK'nın 64. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesi zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.