Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4043 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14967 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, tehdit, hakaretHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Katılan ... (...) ...'ın, suç tarihinde eşi olan sanık ... ile aralarındaki geçimsizlik nedeniyle boşanma davası bulunduğu için annesine ait eve gittiği, katılan ... ile kızkardeşi olan diğer katılan ...'ın olay tarihinde evde oturma odasında otururlarken, alkollü bir halde evin önüne gelen sanığın taş atmak suretiyle camı kırdığı, katılanların şikayeti üzerine olay yerine gelen jandarma mensuplarının sanık ile katılanları karakola götürmek üzere ekip aracına bindirdikleri, araç içerisinde sanığın, ... ve ...'a sinkaflı sözlerle küfür ederek “sizi öldüreceğim, sizi yakacağım” diyerek tehdit ettiği; jandarma mensuplarının sanığın tehdit ve hakaret etmesini engellemek amacıyla ağzını kapatmaya çalıştıkları sırada, sanığın kendisine müdahale etmek isteyen jandarma mensuplarına küfür ederek hakaret ettiği, sonrasında sanığın adli rapor aldırılmak üzere hastaneye getirildiği, burada güvenlik görevlisi olan katılan ...'in bağırıp çağırmaya devam eden sanığı uyardığı, bunun üzerine sanığın katılan ...'e de küfredip “seninle görüşeceğiz” diyerek tehdit ettiği, bu şekilde sanığın tehdit, hakaret ve mala zarar verme suçlarını işlediği iddia ve kabul olunan somut olaylarda; 1- Sanığın, katılanlar ... ve ...'a yönelik hakaret ve tehdit; jandarma mensuplarına yönelik hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanığın katılanlar ... ve ...'a yönelik tehdit suçundan hüküm kurulurken TCK'nın 106/1-1. maddesi uyarınca temel cezanın hapis cezası olarak öngörülmüş olmasına rağmen adli para cezasına hükmedilmesi; sanığın jandarma mensuplarına yönelik hakaret eylemi nedeniyle hüküm kurulurken 1 yıl adli para cezasına hükmolunduktan sonra TCK'nın 61/8 maddesi uyarınca adli para cezası üzerinden yapılacak artırım ve indirimlerin gün üzerinden yapılması gerektiği gözetilmeyerek eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 2- Sanığın, güvenlik görevlisi olan katılan ...'e yönelik hakaret ve tehdit; katılan ...'a yönelik mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ;a) Katılanların beyanları ile olay yeri görgü ve tespit tutanağına göre, suça konu evin ... ve ...'ın anneleri olan ...'a ait olduğu, suç tarihi itibariyle sanık ile katılan ...'ın nüfus kayıtlarına göre resmi nikahlı evli oldukları, bu durumda sanığın zarar verdiği evin kayınvalidesine ait olması karşısında, TCK'nın 167/1-b maddesinde öngörülen “üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz” hükmü gereği sanık hakkında 5271 sayılı CMK'nın 223/4-b maddesi gereği ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi;b) Sanığın hakaret ve tehdit eylemlerini 5188 sayılı Kanun'un 23. maddesi gereğince kendisine karşı görevinden dolayı işlenen suçlar nedeniyle kamu görevlisi sayılan güvenlik görevlisi ...'e karşı işlemesi karşısında; kamu görevlisine hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarının oluştuğu gözetilmeden; yazılı şekilde tehdit ve hakaret suçundan hüküm kurulması, Kabule göre de;19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı kanun ile TCK'nın 61. maddesine 9. fıkra olarak eklenen düzenlemeyle adli para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda, bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırının hapis cezasının alt sınırında az olamayacağı gözetilmeyerek, katılan ...'e yönelik tehdit eylemi nedeniyle TCK'nın 106/1-2. cümlesi uyarınca hüküm kurulurken 5 gün adli para cezasına hükmedilmesi suretiyle eksik ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.