Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3820 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10230 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir. Türk Ticaret Kanunu'nun 14. maddesinde; Tacir, kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir. Ticaret şirketleri, aynı yasanın 124. maddesinde, Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir..... Temizlik ve Sosyal Hizmetler Turizm İnşaat Ticaret Limited Şirketine başvuran katılanın evlerde bakıcı olarak çalışmak istediğini belirtmesi üzerine, şirket yetkilisi olan sanık tarafından kendisinden bir formun doldurulmasının istendiği, katılanın şirkete ait formu doldurarak sanığa verdiği, 30.07.2007 tarihinde sanığın katılanı arayarak .....'de ..... isimli bir bayanın yanında yaşlı ve hasta bir kadına bakmak üzere iş bulduğunu söylemesi üzerine katılanın sanık ile buluşarak dosya kapsamında bulunan iş sözleşmesinin düzenlendiği, komisyon ücreti olarak 300 TL parayı sanığa veren katılanın, 01.08.2008 tarihinde İzmir'e giderek sanığın kendisine verdiği ve.... isimli kadına ait olduğunu söylediği telefon numarasını defalarca aramasına ve gece boyunca terminalde beklemesine rağmen ....isimli bayana ulaşamadığından İstanbul'a döndüğü ve sanığı arayarak parasının iadesini istediği; ancak parasının kendisine iade edilmediği ve bu şekilde şirket yetkilisi olan sanığın şirketin faaliyeti kapsamında dolandırıcılık eyleminde bulunmak suretiyle haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda;Oluşa sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 20.04.2006 tarihli yazısına ve tüm dosya kapsamına göre;..... Temizlik ve Sosyal Hizmetler Turizm İnşaat Ticaret Limited Şirketi yetkilisi olan sanığın, şirketin faaliyeti kapsamında hareket ederek gerçekte var olmayan Nevin isminde bir bayanın yanında yaşlı bir kadına bakmak üzere iş bulduğunu katılana söyleyerek ve bu duruma katılanı inandırmak amacıyla iş sözleşmesi düzenledikten sonra komisyon ücreti olarak 300 TL para alarak haksız menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin, şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında işledikleri dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uyarınca sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının, kasten işlenen suçtan dolayı, hapis cezası ile cezalandırılmanın kanuni sonucu olması nedeniyle, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün olduğunun anlaşılması karşısında; bu nedenle bozma isteyen düşünce benimsenmemiş ve bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan "5237 sayılı TCK'nın 158/1.h, 62, 52/2. maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 1000 gün adli para cezası karşılığı aynı Kanunun 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL'den olmak üzere 20000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına" ifadelerinin yerine "5237 sayılı TCK'nın 158/1.h maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 62. maddesi gereğince cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 4 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 52/2. maddeleri gereğince verilen 4 gün adli para cezası karşılığı aynı Kanunun 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL'den olmak üzere sonuç olarak 80.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına," yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.