Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3818 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10225 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılanın kendisine ait olan işyerini gazetede ilan vererek satılığa çıkarması üzerine katılan ile görüşen sanığın, katılan ile yaptığı pazarlık sonucunda satın alma hususunda anlaşmaya varıldıktan sonra, dosyada örnekleri bulunan ve bir kısmı Ankara 28. İcra Müdürlüğü'nün 2008/9136 esas numaralı dosyası üzerinden icra takibine konulan toplamda 38000 TL bedel içeren 6 adet senedi düzenleyerek katılana verdiği, bir gün sonra da devraldığı bu işyerinin içerisini boşaltarak ayrıldığı, senette gösterdiği adresini de terk ettiğinden sanığa ulaşılamadığı, söz konusu senet bedellerinin sanığa ulaşılamaması nedeniyle tahsil edilemediği, bu şekilde sanığın üzerine atılı olan dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, tanık anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, bu şekilde katılana yönelik gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında adli para cezasına hükmedilirken uygulama maddesi olarak TCK'nın 52. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki adli para cezasının uygulanmasına ilişkin kısımda sanığa tayin olunan adli para cezasının cümlesinden sonra gelmek üzere “TCK'nın 52/2. maddesi gereğince” ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.