Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 378 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 33278 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlalHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK'nın 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile, doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır. Sanıkların, bohçacı olarak katılanın evine gittikleri, kapı önünde konuştukları sırada sanık ...'in katılana, “senin evinde para var bu paranın içerisinde muska, büyü var, parayı getir, o muskayı oradan çıkaracağım” dediği, sanıklara güvenen katılanın sanıkları eve aldığı, birlikte evin ikinci katına çıktıkları burada katılanın sanık ...'e 8500 TL parayı verdiği, sanığın sözde büyü bozma işlemlerine devam ettiği ve katılanın verdiği parayı katılanın oğluna ait elbisenin içine koyarak bir kenara koyduğu paranın burada bir süre duracağını söylediği, daha sonra sanıklar ile katılanın evin dışına çıktıkları, katılanın anahtar ile kapıyı kilitlediği ancak sanığın anahtarı katılanın elinden aldığı ve katılana caminin etrafında iki tur atmasını, bu şekilde büyünün bozulacağını söylediği, katılan caminin etrafında dolaşırken sanıkların katılanın evine kendilerinde bulunan evin anahtarı ile girerek 8500 TL parayı aldıkları, bu suretle sanıkların nitelikli hırsızlık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda; eylemin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli... Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi gereğince sanıkların ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 14/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.