Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3730 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10208 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Gerekçeli karar başlığında, 21/05/2009 olan karar tarihi yerine 30/04/2009 tarihi yazılmış ise de, bu yanlışlığın mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Mağdur, .... Bankası Şubesi'nin önünde beklerken, sanığın mağdurun yanına gelerek konsolosluğun yerini ve o bölgede sarraf olup olmadığını sorduğu, mağdurun bilmediğini söylediği, bu kez sanığın, yurt dışına gideceğini, pasaportunu kaybettiğini, paraya ihtiyacı olduğunu, elindeki çok değerli saati satmak istediğini söylediği, bu sırada sanıkla mağdurun yanına gelen üçüncü bir kişinin, saatin 12.000 TL ile 13.000 TL arasında bir değerinde olduğunu, kendisinin satın almak istediğini, biraz beklenirse para getireceğini söyleyerek ordan ayrıldığı, bu şekilde saatin çok değerli hususunda mağdurda güven uyandırmaya çalıştıkları, üçüncü kişi ordan ayrıldıktan sonra, sanığın, mağdura ne kadar parası olduğunu söylediği, mağdurun da 5. 300 TL parası olduğunu belirtmesi üzerine, sanığın mağdurun parasını alarak saati teslim edip ordan ayrıldığı, mağdurun saati kuyumcuya götürdüğünde 20 TL değerinde bir saat olduğunu anladığı, mağdur tarafından teşhis edilen sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, mağdur ve tanık beyanları, teşhis tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Belirlenen gün para cezası, adli para cezasına çevrilirken, sevk maddesi olarak 5237 sayılı TCK'nın 52/2. maddesinin yanısıra uygulama yeri bulunmayan aynı Kanun'un 50/1-a maddesi yazılması ve para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, belirlenen adli para cezasının taksitlendirilmesi yerine, hapis cezasından çevrilen adli para cezasının taksitlendirilmesinden bahsedilerek hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, “TCK'nın 50/1-a” ibaresi ile taksitlendirme ile ilgili bölümde yer alan“ hapis cezasından çevrilen” ibarelerinin çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.