Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3477 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17079 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/178260MAHKEMESİ : İstanbul 46. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/06/2009NUMARASI : 2008/1085 (E) ve 2009/776 (K)SUÇ : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi,kullanılan hilenin şekli,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılanın, eşinin hastalığı nedeniyle kan temini için Kızılay Kan Merkezinde sıra beklediği esnada yanına gelen sanığın hastası olduğunu kan ihtiyacı bulunduğunu, yeteri kadar parasının olmadığını söyleyerek Yenibosna'da iade etmek üzere katılandan para istediği, katılanın verdiği 500 TL parayı alır almaz vezneye yöneldiği ve süratle olay yerini terkettiği iddia olunan olayda olayda, katılanın soruşturma aşamasında kendisine gösterilen sabıkalı fotoğrafları içerisinden sanığı teşhis etmesi, sanığın ise olayla ilgisinin bulunmadığını savunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından katılan ile sanığın mahkemede yüzleştirilerek katılandan para alan şahsın sanık olduğunun kesin olarak belirlenmesi, bu mümkün olmadığı taktirde sanığın teşhise elverişli yeni çekilmiş fotoğraflarının temin edilerek katılanın kesin teşhisinin sağlanmasından sonra, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.