Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3137 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13622 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, hakaret, kasten yaralamaHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye ..., şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur.İsnadın ispatı konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek;mağdurun ... şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, ... ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Sanıklar ve katılanın aynı koğuşta hükümlü/tutuklu olarak bulundukları, sanık ...'ın disiplin cezası almasından ve geç tahliye olmasından sorumlu tuttuğu katılan ...’ye sinkaflı sözlerle hakaret ettiği, koğuş kapısının mazgal camını dirseği ile vurup kasten kırarak cam parçası ile ...'ye vurarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, katılan ...'nin kardeşi olan sanık ...’in ise olayın kızgınlığı ile koğuşun havalandırma bahçesine bakan pencere camını vurup kasten kırdığı, akabinde olaya müdahale etmek için gelen ve mağdur infaz koruma personelini gören sanık ...’ın, kamu görevlisi mağdurların tümüne hitaben sinkaflı sözlerle hakaret ettiğinin iddia edildiği somut olayda;1-Sanıklar hakkında mala zarar verme, sanık ... hakkında katılan ...'e ve kamu görevlisi mağdurlara hakaret suçlarından verilen mahkumiyet kararlarına yönelik, sanıkların temyiz istemlerinin incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,2-Sanık ... hakkında katılan ...'e karşı kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;Sanığın savunmasında, disiplin cezası almasına neden olduğunu iddia ettiği katılana yumrukla vurduğunu belirtmesi ve katılanı cam parçası ile yaralamadığını belirtmesi, katılanın mahkemedeki değişen ifadesi dışında, katılanın kardeşi olan diğer sanık ...'in ve olayın görgü tanıklarının beyanlarının da sanık savunmasını doğrulaması, sanığın katılana hakaret edip, koğuş kapısının mazgal camını kırarak üzerine yürümesi üzerine, katılanın da kendisine ait aynayı kırdığının taraf ve tanık beyanları ile sabit olması karşısında kolundaki kesinin bu nedenle oluşabileceğine dair sanık savunması karşısında, sanığın atılı suçu silahtan sayılan cam parçası ile gerçekleştirdiğine dair, her türlü şüpheden uzak kesin dellilerin bulunmaması karşısında, şüpheden sanık yararlanır ilkesine muhalefet edilerek, sanık hakkında TCK'nın 86/3-e maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.