Tebliğname No : 4 - 2014/3303İNCELENEN KARARIN;MAHKEMESİ : Samsun 5. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2009/110 (E) ve 2013/874 (K)SANIK : U.. K..SUÇ : Mala zarar verme, tehdit, hakaret, kasten yaralamaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatı konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı ya da benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte ya da daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Sanık U.. K..'un boşanmış olduğu eşi Arzu Bayar ile tekrar birlikte olmak istediği, sanığın alkollü şekilde saat 00:20 sıralarında yanında açık kimliği tespit olunamayan iki şüpheli ile birlikte şikayetçi Arzu'nun bulunduğu apartmanındaki evinin önüne geldiği, sanığın Arzu'nun dışarı çıkması için bağırdığı, balkona çıkan şikayetçiler M...A.., eşi Ayşe, kızı Arzu, yeğeni Serhat ve kızı Selma'ya "orospular, sizi öldüreceğim" diyerek bağırdığı, kapı önüne çıkan şikayetçiler Mehmet Ali, Selma ve Serhat'a elle vurdukları, şikayetçi M.. B..'e ait iş yerinin camını kıran sanığın polis ekibi tarafından yakalandığı, bu suretle sanığın M.. B..'e yönelik mala zarar verme, şikayetçiler Selma, Arzu, Mehmet Ali ve Serhat'a yönelik tehdit ve hakaret, şikayetçiler Mehmet Ali, Selma ve Serhat'a yönelik kasten yaralama suçunu işlediği iddia edilen olayda;Sanık hakkında Mehmet Ali, Serhat, Eylül Arzu ve Ayşe Bayar'a yönelik hakaret, Mehmet Ali ve S.. B..'a yönelik kasten yaralama suçlarından verilen düşme kararları ile şikayetçi Selam Sezgin'e yönelik kasten yaralama, hakaret ve şikayetçilere yönelik tehdit ve şikayetçi Mustafa'ya yönelik mala zarar verme suçlarından verilen mahkumiyet kararlarının temyizinin incelenmesinde;Sanık hakkında şikayetçilerin şikayetinden vazgeçmesi gerekçesine dayanılarak mahkemenin verdiği düşme kararları ile sanığın şikayetçi Selma'ya yönelik üzerine atılı yaralama, hakaret, mala zarar verme ve tüm şikayetçilere yönelik tehdit suçlarını işlediği gerekçesine dayanan kararlarda bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanık hakkında, hakaret suçundan hüküm kurulurken eylemin alenen işlenmesi nedeniyle cezanın artırılmamış olması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.