Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30325 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15571 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığa hükmedilen cezaların nev'ine ve miktarına göre yasal koşulları bulunmadığından, sanık müdafinin duruşmalı temyiz inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 318.maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede,Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde,dolandırıcılık suçunun,Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi ,nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.Bu suçun oluşabilmesi için,Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir.Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın,sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa,dolandırıcılıktan bahsedilemez,şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır.5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka,48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır.Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur.Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı,kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir.Fiil,sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler,bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır.Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa,basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.Sanık ... ... T.AŞ. ... Şubesi Müdürlüğü'nden almış olduğu kredilere karşılık teminat senedi olarak ... Sokak No.13 K.3'de faaliyet gösteren ... Limited Şirketi yetkilileri olan şikayetçi ... adına 01.05.2006 tarihinde 12.06.2007 vadeli 28.000 TL bedelli, 22.06.2007 vadeli 28.000 TL bedelli ve 29.06.2007 vadeli 29.000 TL bedelli senetleri, şikayetçi ... adına da 01.04.2007 tarihinde 28.04.2007 vadeli 20.000 TL bedelli, 18.05.2007 vadeli 25.000 TL bedelli, 08.06.2007 vadeli 23.000 TL bedelli, 20.06.2007 vadeli 24.000 TL bedelli ve 30.08.2007 vadeli 44.000 TL bedelli senetleri şikayetçiler yerine düzenleyip onları borçlu olarak gösterip yerlerine imzalayarak bankaya teminat senedi olarak verip kredi çektiği, çektiği kredilerin ödenmemesi üzerine banka tarafından şikayetçilere senetlerin ödenmesi için noter kanalıyla protesto gönderilmesi üzerine olayın ortaya çıktığı, böylece sanığın dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia edilen olayda, ...’ın 10.03.2010 tarihli yazısında sanığın ... Tic. Ltd. Şti adına alınmış kredilere kefil olduğu belirtilmesi karşısında, sanığın, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı dikkate alınarak, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkartılması bakımından; suça konu senetlerin kredi alımı sırasında mı yoksa borç doğduktan sonra yani kredi kullanımından sonra mı verildiği konusunda sanık, ... ve alacağın devir edildiği ... A.Ş dan ayrıntılı bir şekilde sorularak olayı açıklığa kavuşturacak şekilde beyanlarının alınması, kredi sözleşmesinin getirtilerek incelenmesi ile senetlerin önceden doğan borca karşılık verilmesi halinde suçun kast unsurunun oluşmayacağı buna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekeceği ve senetlerin aynı anda hazırlanarak verilip verilmediği araştırılarak aynı anda verilmiş ise tek suç ayrı tarihlerde verilmişse teselsül eden tek suç oluşacağı gözetilmeden eksik inceleme ile ve oluşa uygun olmayan değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.