Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30316 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5234 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, hakaret Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Mala zarar verme suçundan verilen hapisten çevrili adli para cezasının karar tarihi itibariyle temyize tabi olduğu belirlenerek yapılan incelemede;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaretden bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Sanığın daha önceden ......güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, bir süre önce işten çıkarıldığı, elinde bira şişesi ile öğretmen evinin resepsiyon bölümüne geldiği, tanık ............ kalem istediği, tanığın vermemesi üzerine, sinirlenerek elindeki bira şişesini lobideki cama fırlatarak camı kırdığı, bu ve benzeri eylemleri nedeniyle ....... yönetim kurulunca bir yıl süreyle öğretmen evine girmesinin yasaklandığı, aradan bir kaç gün geçtikten sonra sanığın yeniden elinde bira şişesi ile öğretmen evinin lobisine geldiği ve lobide alkol almaya devam ettiği, resepsiyon görevlisi tanık A.. D.. ve Muhasebeci tanık B.. F..'ın burada içki içemeyeceğini yönetim kurulunun aldığı karar geriğince öğretmen evine giremeyeceğini yasak olduğunu söyledikleri, sanığın ise ''bana yasak koyan yönetiminde müdüründe anasını sinkaf edeyim'' dediği, o esnada tanık F.. Ç..'ünde orada bulunduğu, böylece sanığın mala zarar verme ve hakaret suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;1- Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,Sanığın bira şişesini cama atarak camı kırdığını ikrar etmesi karşısında sanık beyanları, tanık beyanları, katılan beyanı ve zarar tespit tutanağı, tüm dosya kapsamına göre atılı mala zarar verme suçunun sanık tarafından işlendiğine yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş verilen mahkumiyet hükmünün hapis cezasından adli para cezasına çevrilmesi karşısında tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2- Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,Sanığın, tanıklar A.. D.., B.. F.. ve F.. Ç..'ün de yanlarında bulunduğu halde öğretmenevine girmesini yasaklayan öğretmen evi yönetimine karşı "bana yasak koyan yönetimin de müdürün de anasını sinkaf edeyim" dediği bu eylemden katılanın haberdar olarak şikayetçi olması karşısında sanık beyanı, katılan beyanı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiği gerekçesine dayanan mahkumiyet kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında 5237 sayılı yasanın 43. maddesinin uygulandığı, ancak sadece katılanın dosyada taraf olduğu, ..... kurulunda bulunan, ............'in usulunü göre duruşma ve davadan haberdar edilmesi, davaya katılmak isteyip istemediklerinin sorulması ve 5271 sayılı CMK'nın 234. maadesi uyarınca tanınan diğer haklardan yararlanma imkanı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.