MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılanın aracını satmak için gazeteye ilan verdiği, sanık A.. K..'ın katılanı arayarak araba ile ilgili görüştüğü, katılan ve sanık A.. K..'ın 10.500 TL'ye anlaştıkları, sanık Ahmet'in katılana 2000 TL kaparo verdiği, ancak katılandan aracın satışı ile ilgili vekalet istediği, vekaleti aldıktan sonra paranın geri kalanı olan 8500 TL'yi vereceğini söylediği, katılanın vekaletnameyi sanıklar A.. K.. ve A.. D.. adına verdiği, ancak sanığın paranın geri kalanını vermediği, böylece sanıkların dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda, iddia, katılanın anlatımı, tanık beyanı ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde dolandırıcılık suçunun sanık A.. K.. tarafından işlendiğine yönelik mahkemenin mahkumiyet yönünde kabulünde, sanık A.. D.. tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin beraat yönünde kabulünde aşağıdaki nedenler dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;CMK'nın 324/4 maddesi uyarınca Devlete ait yargılama giderlerinin 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan (20 TL dahil) az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, 20 TL yargılama giderinin sanık A.. K..'dan alınmasına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından "4 tebligat gideri 20 TL yargılama giderinin sanık AA.. K..'dan tahsiline" kısmının çıkartılarak yerine "yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılmasına" cümlesinin yazılması suretiyle suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.