Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30302 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5259 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Fethiye 2. Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Sanık ile katılan arasında husumet bulunduğu, olaydan önce tartıştıkları ve katılanın sanığı tartakladığı, sanığın tartışma üzerine sinirle katılanın işyerine gittiği, yerden aldığı taşlarla katılanın işyerine ait camları kırdığı, böylece sanığın mala zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın ikrar yönünde savunması, görgü tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre atılı mala zarar verme suçunun sanık tarafından işlendiğine yönelik mahkemenin kabulünde aşağıda belirtilenler dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Yargıtay Ceza Genel kurulu'nun 14/06/2011 tarih ve 2011/1-24 Esas, 2011/124 Karar sayılı kararına göre, failin haksız bir fiilin yarattığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesinin haksız tahrik olduğu, bu durumda failin suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında yarattığı karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yöneldiği, buna göre; sanığın, katılanın kendisini tartakladığı, bu haksız hareketin yarattığı elem nedeniyle suç işlediğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 29.maddesi kapsamında, sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.