Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30170 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15611 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.Sanığın, katılan ... A.Ş'nin acentası olarak 01/09/2005-12/04/2006 tarihleri arasında tanzim ettiği poliçelerden tahsil etmiş olduğu toplam 96.500 TL sigorta primini katılan şirkete ödemediği ve bu şekilde sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçunu oluşturduğunun iddia edildiği olayda; sanığın beyanı, acentelik sözleşmesi, fesihname, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamından sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;Sanığın, değişik zamanlarda olmak üzere katılana karşı birden fazla kez gerçekleşen eylemi nedeniyle hakkında 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.