Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30159 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14027 - Esas Yıl 2015





Dolandırıcılık ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarından şüpheliler .... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 13/05/2014 tarihli ve 2014/66509 soruşturma, 2014/42385 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci ... Sulh Ceza Hâkimliğinin 30/10/2014 tarihli ve 2014/2775 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 29.06.2015 gün ve 2015-13294/42901 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.07.2015 gün ve 2015/247277 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;Dosya kapsamına göre, şikâyetçi vekilinin, müvekkili olan ... isimli şirketin 2014 yılında ...A.Ş isimli şirketi devraldığını, şirketi yönetim kurulu adına temsil ve ilzama yetkili olarak şüpheliler ... ve ...'nun müşterek imza kullanmak suretiyle yetkili kılındığı, ancak bu şüphelilerin ... ve ...'u vekil tayin ettiği, bu şüphelilerinde şirkete herhangi bir mal veya hizmet alımı olmaksızın 24/02/2012 tanzim tarihli ve 15/01/2013, 15/02/2013 ödeme tarihli iki adet senet imzaladıklarını, bu senetlerdeki alacaklının şüpheli ...'ya ait ... San. Tic. Ltd. Şti olduğunu, anılan senetleri imzalayan kişilerinde şüpheli ...'nın oğlu ve yakın arkadaşı olduğunu, söz konusu senetlerin icraya konularak müvekkil şirket aleyhine icra takibi yapılarak atılı suçların işlendiğini iddia etmiş olması karşısında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca ihtilafın hukuki mahiyette olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ve itirazın da reddedildiği anlaşılmış ise de; 5271 sayılı CMK'nun 160. maddesinde yer alan, “(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür” biçimindeki açıklamalar karşısında, suç işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının, kamu davası açılmasına yer olup olmadığını belirlemek üzere işin esasını araştırma yükümlülüğü bulunduğu, bu kapsamda şüpheliler ile alacaklı-borçlu şirketler arasındaki ilişkilerin ve iddia konusu senetler karşılığında müşteki şirkete bir mal veya hizmet alınıp alınmadığının, sonrasında anılan senetlerin icra konusu edilerek müşteki şirket aleyhine icra takibi yapılıp yapılmadığı v.b hususların araştırılarak soruşturmanın bir bütün halinde değerlendirilip sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, şüphelilerin ifadelerine dahi başvurulmaksızın, eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara karşı itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden ... Sulh Ceza Hâkimliğinin 30.10.2014 tarihli ve 2014/2775 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.