MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Katılan Birlik Sigorta şirketiyle 08.12.2005 tarihinde yapılan sözleşme gereğince adı geçen şirketin sigorta acenteliğini yapan sanığın, müşterilerinden topladığı 3.100.18 TL'yi şirket hesaplarına aktarmayarak güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; 1-Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek müşterilerden nakit para almadığını, doğrudan kredi kartlarından sigorta ücretlerini yatırdıklarını belirterek suçlamaları kabul etmemesi ile katılan şirketin iddialarını kendileri tarafından düzenlenen hesap özetlerine dayandırmaları ve bilirkişi raporunun bu belgeler üzerinde yapılan sınırlı inceleme doğrultusunda düzenlendiğinin anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, sanığın yetkilisi olduğu acente ile katılan şirket tarafından poliçe bazında tutulan muhasebe kay??tlarını içerir defter ve belgeler, tahsilât makbuzları, ödeme dekontları, haftalık ve aylık hesap özeti mutabakatlarının getirtilerek dosya içerisine konulması ile bedeli ödenmeyen poliçelerin sahipleri tespit edilerek konu ile ilgili ifadelerinin alınması sonucunda karşılaştırılmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak, hangi poliçeler için ne kadar para tahsil edilip bunun ne kadarının katılan şirkete intikal ettirilmediği, müşterilerden ne şekilde para tahsil edildiği, kredi kartından tahsilât yapılmış ise bunun doğrudan doğruya mı yoksa sonradan mı intikal ettirildiği, nakit olarak tahsil edilen paraların sözleşmede belirlenen sürelerle iade edilmeme sürelerinin makul süreyi aşıp aşmadığının kesin surette saptanıp, dosyadaki diğer delillerle birlikte bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmesi, 2-5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, aynı kanun maddesinin 1. bendinde gösterilen hak yoksunluğuna hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.