Tebliğname No : 11 - 2012/38453İNCELENEN KARARIN;MAHKEMESİ : Kütahya 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 15/12/2011NUMARASI : 2009/207 (E) ve 2011/255 (K)SANIK : V.. A..SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Şikayetçi F.. Ş.. vekili, Ensar Hayvancılık Ambalaj Gıda İnşaat Taah. Taş. Turz. Tic. Ltd Şirketi yetkilisi hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan şikayetçi olması üzerine bu şirket adına münferiden çek keşide etme yetkilisi V.. A..'ın alınan ifadesinde, "23/10/2008 keşide tarihli ve 10.200 YTL meblağlı çekteki imza bana ait değildir, kime ait olduğunu bilmiyorum, ben bu çekin kaybolduğuna veya çalındığına ilişkin mahkemeden herhangi bir karar almadım, emniyete başvuruda bulunmadım, çekin başka kimselerin eline nasıl geçtiğini bilmiyorum" şeklinde beyanda bulunduğu, bunun üzerine çekin arkasında cirosu bulunan Hedef Mobilya Ticaret Ltd. Şirketi yetkilisi alınan ifadesinde, bu çeki T.. K..'dan aldığını beyan ettği, T.. K.. alınan ifadesinde, 23/10/2008 keşide tarihli ve 10.200 YTL meblağlı çeki kesilmiş halde bizzat sanık V.. A..'dan satmış olduğu 40065,62 YTL meblağlı 14,305 kg göğüs kıyması, 4,117 kg poşetli piliç ve 300 kg sosis nedeniyle birden çok çek aldığı, buna ilişkin 22/09/2008 düzenleme tarihli ve 001472 seri numaralı irsaliye faturasını ibraz ettiği, aldığı bu çeki ciro etmeden M.. B..'e verdiğini beyan etmiş, çek üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, çekteki imzanın T.. K.. ve sanık V.. A..'ın eli ürünü olmadığı , şirket adına Türkiye Finans Katılım Bankasına dilekçe veren sanık V.. A.. tarih yazılı olmayan dilekçesinde, 4007597 numaralı çek dahil birden çok çekinin rızası dışında elinden çıktığına dair dilekçe verdiği, ancak soruşturma dosyası kapsamındaki T.. K..'nın ifadesi, ibraz etmiş olduğu fatura, sanığın ilgili bankaya vermiş olduğu dilekçenin hukuki bir hükmü olmaması ve çekin kaybolduğu ve çalındığına ilişkin herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığı, emniyete başvurusu olmadığı ve alınan ifadesinden sanığın başka bir şahsa her nasılsa imzalattığı 23/10/2008 keşide tarihli ve 10.200 YTL meblağlı ve 4007597 numaralı çeki kullanmak suretiyle sahte çeki kullanmak ve Banka veya kredi kuruluşlarını aracı olarak kullanmak suretiyle menfaat temin ettiği, çek bedelini herhangi bir şekilde ödemediği, bu suretle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia edilen olayda; Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; Sanık Veysel ile suça konu çeki ciro etmeksizin elden Hedef Mobilya şirketine teslim eden tanık Tevfik arasındaki ticari ilişkinin belirlenmesi için, çekin düzenlendiği tarihteki her iki şirkete ait ticari defterler, bilgi, belge, fatura, irsaliye, muhasebe ve bilgisayar kayıtları ile tüm evrakın getirtilip incelenerek durumun tespiti, tanık Tevfik'in çeki sattığı 40.065,62 TL mal satışına konu olarak sanıktan bizzat aldığını beyan etmiş olmasına göre, suça konu çekin önceden doğan bir borç ilişkisiyle verilip verilmediğinin anlaşılabilmesi için dosyada bulunan muhasebeci Ayşe Tülay Burkan'ın beyanları da gözetilerek, fatura veya çeklerin her iki şirket kayıtlarında görünüp görünmediği hususlarında denetime elverişli bilirkişi raporu alınması yine sanık Veysel ve tanık Tevfik'in mukayeseye esas imza örnekleri alınarak, suça konu belge üzerindeki imza ve yazıların kimin eli ürünü olduğunun tesbiti için Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı'ndan rapor alınması ve sanığın Türkiye Finans Katılım Bankasının çek hesabına ilişkin belgeler getirtilerek, 23.10.2008 tarihinde dilekçeyle ödemeden men yasağı talebinde bulunduğu çeklerin kimler tarafından bankadan talep edildiği, ödenip ödenmediği, borca veya imzaya itiraz bulunup bulunmadığının tesbiti yapılarak, sanık Veysel ile tanık Tevfik'ten tüm bu belirlemelere yönelik açıklamalı beyanları alındıktan sonra, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde eksik soruşturmayla karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.